Kategoriler
ahvalnews Yazılar

Sara Kaya: Birlikte, hep birlikte…

Onu ilk tanıdığımda Nusaybin Belediyesinin harika taş binasının içindeki merdivenlerden iniyordu. Günü net hatırlıyorum, çünkü o gün sınırın hemen karşı tarafında Kamışlı’da anma vardı.

Kamışlı’da 12 Mart 2004 tarihinde, Kürt ve Arap futbol takımlarının maçı sonrası çıkan çatışmaları, Suriye Baas rejimi kanlı bir şekilde bastırmış ve olaylarda çoğu Kürt olmak üzere 52 kişi öldürülmüş, yüzlerce kişi tutuklanmıştı.

Her yıl 12 Mart’ta Kamışlı katliamında öldürülenler için anma düzenleniyordu. O yıl anmanın 11. yılıydı,  12 Mart 2015. Benim de Ezidi kamplarının ihtiyaçları için koşturduğum dönemdi. Şırnak Ezidi kampından dönüşte Nusaybin’e uğramış, gelmişken de Nusaybin belediyesini ziyaret etmek istemiştim.

Beni güler yüzle karşılayan üzerinde kot pantolon, boynunda puşi olan bu kadın, belediye başkanı Sara Kaya idi. Gitmesi gereken bir yer vardı fakat geldiğimi öğrenince programını biraz geciktirmeye karar vermişti. Hemen çayları söyledi, hızlı hızlı Nusaybin’deki durumu anlattı bana, “yastayız” diye söze girdi:

“Bugün değil, her gün cenazeler geliyor. Kapıdan sürekli cenaze alıyoruz. Burada bütün gün İŞİD’le savaşırken ölen kişilerin cenazelerini karşılıyoruz”.

Bir gün önce, Alman vatandaşı Ivana Hoffman’ın cenazesi vardı. İŞİD’e karşı savaşırken Tıl Temir’de hayatını kaybetmişti. Annesinin tek kızıymış meğer. Başkan devam etmişti:

“Bütün gün anne cenazenin yüzünü açtı, belki 30 kere kızını öptü durdu. Akşam evime gittim, çocuklarıma baktım, hiç uyumadım, bilmiyorum, iyi değiliz.”

Yarım saatlik hızlı bir görüşme sırasında sık sık sigara yaktı.

“Neler gördük, ne mücadeleler, ne serhildanlar, bizim nesil çok şey gördü, şimdi de Kobane ve yine cenazeler…”

İçeriye sürekli birilerinin girip çıktığı ve onlara neyin nasıl yapılması gerektiğini pratik bir şekilde hızlıca anlatan Sara Kaya üzgündü.

Beni uğurlarken göğsüme o yıl 8 Mart etkinlikleri için belediyenin yaptırdığı rozetlerden birini taktı ve “Bundan sonraki 8 Martlara seni de bekliyoruz. Daha güzel günler göreceğiz” dedi. Sonra bir cenaze daha karşılamak için sınıra doğru hareket etti.

O gün birkaç ay sonra yeni bir savaşın başlayacağını, cenazeleri artık sınırda değil, Nusaybin’in kendi içinde yerden bile kaldıramayacağımızı bilemezdik. Ve elbette güzelim Nusaybin’in yıkılacağını da… Daha güzel günleri göremedik.

Bu ilk karşılaşmadan sonra cenazeler ve ölümler beni bu özel kadınla daha sık biraraya getirdi. Kimi zaman yıkık Nusaybin’de biraraya geldik, Nusaybin’e giremediğim günler ise  beni kentin dışında karşıladı Sara. Her seferinde tüm acısına rağmen vakur duruşuyla, etrafındakilere güç ve umut veriyordu.

1 Eylül 2016’da Dünya Barış Gününe tezat, 6 mahallesi tamamen yıkılmış olan Nusaybin’deki Barış Parkında Sara ile yine biraraya gelmiştik. Yasaklı Nusaybin tellerin arkasında yıkılıyordu, tellerin önünde ise evlerinin yıkımını ya da ölen evlatlarının cenazesini bekleyenler vardı.

Sara ile birlikte bir müddet biz de yıkılan Nusaybin’e baktık tel örgüler arkasından. Sonra evladını kaybeden birkaç aileyi birlikte ziyaret ettik. Nusaybin’de onunla yürürken Sara’nın halk tarafından ne kadar sevildiğini bir kez daha gördüm. Sara’yı her gören ona sarılıyor, derdini anlatıyordu.

Sokağa çıkma yasağı sırasında bir bölümü yağmalanmış Nusaybin Çarşısında karşılaştığımız yaşlı bir adam evinden ve eşyalarından hiçbir şey kalmadığını anlatmıştı Sara’ya, sesi titremiş, gözyaşları akmaya başlamıştı.

Yaşlı adam “Bunlara üzülmüyorum ama kızımın çeyizine üzülüyorum. Annesi ölmeden önce yapmıştı. Yağmalamışlar anasının onca yıl hazırladığı çeyizi” demişti.

Sara sakinleştirmeye çalışmış, sıkı sıkı sarılmıştı yaşlı adama, “Daha güzel çeyizler yaparız kızına” demişti.

Liderliği kadar halkla ne kadar bütünleşmiş olduğunu da gözlemlediğim Sara Kaya, 13 Ocak 2017’de gözaltına alınıp tutuklandı.

O günden beri tutuklu yargılanıyor. Tutuklanmasının temeli 05.01.2017 tarihinde Nusaybin ilçesinde kazı esnasında ele geçirildiği söylenen bir çanta içerisinde örgüte ait olduğu iddia edilen bir mektup.

Nusaybin yıkılırken kazı sırasında yırtık bir Nike çanta bulunduğu iddia ediliyor, bu çanta içerisinde kesik bir pet şişe var ve bu kesik plastik şişenin içerisinde de  1,5 yıl öncenin tarihiyle yazılmış bir mektup.

Sözde mektup PKK’nin Mardin Eyalet Komutanığına Sara Kaya tarafından yazılmış. Çantanın bulunduğu an ilgili polis amiri tarafından kameraya çekilmiş. 

Kamera kayıtlarında dikkat çekenler; daha  çantanın içi açılmadan “müthiş” diye bağıran polis amiri, mektup daha pet şişeden çıkarılmadan “Mardin Eyalet Komutanlığına” yazıldığının söylenmesi ve 1,5 yıl boyunca toprağın altında bir plastik şişede kalmasına rağmen hiç yıpranmamış yeni yazılmış gibi duran bir mektup.

Daha da ötesi bu soruşturmayı yürüten polis amiri sahte delil yaratmaktan şuan tutuklu, cezaevinde ve yine dosyada okuduğum bir diğer husus bir polis memurunun bu delillerin terörle mücadele amiri tarafından düzenlendiğini beyan etmiş olması.

Olayın nasıl olduğu aşikar. Dosyayı inceledikten sonra Sara Kaya’nın avukatı Kamuran Tanhan ile tekrar görüştüm. Kamuran Bey şöyle diyordu:

“Kayyum atamasına gerekçe olarak Sara Kaya’yı tutukladılar.  Nusaybin’de o dönemin polis amiri bir çete gibi çalışmış ve sadece Sara Kaya için değil başka kişiler için de sahte delil üretmiş, nitekim bu polis amiri sahte delil yaratma, gasp, şantaj ve işkence suçlamaları ile bugün tutuklu.”

Sara Kaya tek bir örnek. Onlarca belediye başkanı saçma sapan iddialarla cezaevindeler. Bu insanlar halkları için siyasi liderler olmanın yanısıra analar, babalar, evlatlar. Sevdikleri onları bekliyor. Tıpkı Sara Kaya’nın ailesi, eşi, ve 4 küçük evladı gibi…

Ancak üzülerek söylemeliyim ki bu insanların davaları, haksız yere ömürlerinden çalınan bu günler, ne siyasi partilerin gündeminde ne de kamuyounun. Oysa bizlere düşen bu haksız, hukuksuz yere içeri atılan belediye başkanları, siyasetçi ve diğer insanların yanında olmak, susturulmuş olan seslerine ses katmak.

Sara Kaya’nın duruşması 21 Eylül’de Mardin 4. Ağır Ceza Mahkemesinde. Sara’nın bana dediği gibi o iyi günleri görmek için dayanışmak gerekiyor. Birlikte, hep birlikte…

***Sara Kaya’ya mektup yazmak isterseniz adresi: Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu