Onlarca arkadaşım gibi, beni de çocukken okulda en rahatsız eden konulardan biriydi her sabah öğrenci andını okumak. Çoğu zaman okumaz, okumadığımız anlaşılmasın diye de ağzımızı mırıldanır gibi hareket ettirirdik. Doğrusu korkardık. Öğretmenler ve müdürümüz bu konuda hiç toleranslı değillerdi. Andı okumayan çocukların ellerinde şaplardı uzun cetveller.
İlkokula gittiğim 80’li yıllarda, tüm baskı ve asimilasyon politikalarına rağmen Kürt olduğumuzu bilir ve ‘Ne Mutlu Türküm Diyene”’ diyerek ant içmek istemezdik. Kimi çocuklarda bunun travması çok daha derin olurdu. Çünkü Türk, doğru, çalışkan ve mutlu olmak isterlerdi. Türk değillerse, doğru ve çalışkan olmadıklarını düşünürlerdi. Mutluluk ise bizlere epey uzaktı.
En azından benim büyüdüğüm Diyarbakır’ın Şehitlik Mahallesi’nde pek mutlu sayılmazdık. OHAL Valiliği’nin de merkezi olan Şehitlik Mahallesi, yoksulluk ve şiddetin derin hissedildiği bir mahalle idi. Her hafta birilerinin faili meçhule kurban gittiği, gençlerin grup grup dağa çıktığı, mahalle içinde bile uluorta siyasi cinayetlerin işlendiği bir yerdi. Çok insan kaybettik Şehitlik’te, çok güzel insanları kaybettik…
Her gün “Türküm, doğruyum, çalışkanım…” demek bizleri asimile etmediği gibi, her gün bunu dayatan sisteme karşı daha çok öfkelendirdi, bu ülkeyi daha az sevmemize neden oldu.
Danıştay 8. Dairesi’nin, ilköğretim okullarında uygulanan ‘Öğrenci Andı’nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesi beni çocukluğuma ve Şehitlik’e geri götürdü. Bu haberi ilk duyduğumda, o anki tepki ile şöyle bir tweet attım:
“Ne yani bir daha mı Öğrenci Andı gelecek! Ben Kürdüm, çocuklarım da. Çocuklarım okulda neden her gün ‘Ne Mutlu Türk’üm Diyene’ desinler? Bu ülkede yaşayan milyonlarca Türk olmayan çocuğa bu travmayı yaşatma hakkınız yok.”
Bu tweetin altına gelen yorumlardan, Beni nasıl … (… koyuyorum çünkü yazmaya terbiyem müsaade etmiyor) Türklüğü kabul ettireceklerini yazanları ve ‘terörist’ olduğum gerekçesiyle tweetimi Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ihbar edenleri es geçerek, sadece birkaç tanesini yazmak istiyorum:
“Eğer Türk vatandaşı olarak burada yaşıyorsanız buna uymanız gerek biz burda Kürt, Ermeni diye kökene göre ayrım yapmıyoruz eğer siz Türklüğü kabul etmiyorsanız burada yaşamaya da hakkınız yok !
Ben gurcuyüm ve ne mutlu Türküm demekten onur duyarım bu ulkede sızler gıbı şu bu deyıp ayrıştıranlar oldukça çok rahatsızsan barzani abinin yanına gıt canım
Sur’da bunu es geçmişsiniz gençler, bir tur daha atın oralarda #jöh #pöh ( bu arada bunu yazan Barış Mardin isimli bir doktor)
Ne mutlu Türküm diyene sözünü diyebilmek bir şereftir, layık olmak ayrı bir onurdur.
Türkiye’de yaşıyor,Türk topraklarında ekmek yiyorsun paylaşımlarında Türkçe konuşuyorsun (ki bu yüzden bir işin var ) bunlar seni rahatsız ettiyse bir zahmet defol git Kuzey Irak’a yerleş.
Ben belki rum belki ermeni belki kürt olabilirdim belki öyleyimdirde bilmiyorum ama ben bu ülkede doğdum benim vatanım burası NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!!!!! Çok rahatsızsan kürdistana git diyecem de yazık bir gidecek bir yerinizde yok
Ya sev ya terket
Kendine gel kadın kendine burası TÜRKİYE CUMHURİYETİ . Önce yaşadığın topraklarda nasıl ve neden yaşadığını bileceksin. kimlerin kanı, canı sayesinde bu ülkede bu kadar rahat olduğunu bileceksin sonra haddini bilip konuşacaksın .
Ağlayın
TÜRKiye’ de yaşamak da büyük travma olsa gerek gitsenize her sabah kalk TÜRKiye, toprağa bas TÜRK TOPRAĞI,gök, bayrak, vatan kasmayın cidden güle güle gidin inşallah.
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE !!!!! Andımız geri gelsin !!! Travma bahanesine sığınma bari zorunuza gidiyor işte YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA YAŞA
Elini sallasan “ yediği kaba pisleyen, nanköre” çarpıyor . Travmaymış . Türk olmak , Türk halkı olmak ayrıcalıktır . Aptal !
Bu ülkede seni ve senin gibileri tutan yok.Bizde sizin gibilerle ayni havayı solumayı istemiyoruz.Tek Dil, Tek Vatan, Tek Bayrak.Bunlara biat etmeyen defolur gider.
ırak’ın kuzeyine yerleşin soyunuz sopunuzla. Büyük bir eksiklik yaratmazsınız.
Barzani bölgesine yada ypg bölgesine gidersen Andimiz okumak zorunda kalmaz çocukların Türk’ü sevmeyenlere yer yok bu memlekette !
Seni Sur’daki hendeklere gömeceğiz. Az kaldı.
Siktir git terörist
Türkiye Türklerindir.”
Bu arada bu tweetlerdeki tüm Türkçe yazım hatalarının yazanlara ait olduğunu da belirteyim. Bu tweetleri okuyunca insan onlar adına utanıyor. Bu tweetleri atanların profillerine baktım, kim bunlar diye. Aralarında troller de vardı ama doktor, öğretmen, müzisyen, reklamcı, esnaf… gibi birçok farklı meslekten, okumuş yazmış insanlar da vardı.
Eğitim sistemi ve her gün siyasetçiler tarafından maruz kaldığımız düşmanlaştırıcı, ırkçı dil, ırkçı doktorlar, öğretmenler yetişmesine neden oluyor ve biz sağlımızı, evlatlarımızı bunlara teslim ediyoruz. İnsan gerçekten dehşete kapılıyor.
Andımız geri gelir mi gelmez mi bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki, gelse de fark eden bir şey olmayacak. Zorla varlığını inkâr ettiğiniz Kürt, Ermeni, Çerkez, Rum, Arap çocuklar bu andı okuduklarında ne asimile olacaklar, ne de bu ülkeyi daha çok sevecekler. Tam tersine öfke duyacaklar bu ülkeye ve bu öfke bir ömür boyu geçmeyecek.
Nereden mi biliyorum? Çünkü çocukluğumda bana bu ırkçı, ayrımcı uygulamaları dayatanlara benim öfkem hâlâ geçmedi. Benim varlığım hiç kimsenin varlığına armağan olmadı, çocuklarımın da olmayacak. Yemin de, ant da yalan olacak. Emin olun, yalan yemin, yalan ant ile bir ülkenin istikbali korunmuyor. Bir ülkenin istikbali o ülkenin insanları eşit vatandaşlar olarak, adil bir toplumda, özgür yaşayınca, birlikte yas tutup, birlikte gülüp eğlenmekle, birbirinin yaşamına, haklarına saygı göstermekle korunuyor.