Öldürülmeden Ayşegül’e kulak verin!
Mayıs ayı içerisinde yine onlarca kadın öldürüldü ya da yaralandı. Diyarbakır’da ağır yaralanan Mutlu Kaya, Beyoğlu’nda evinde öldürülen Değer Deniz, Denizli’de henüz dün sokak ortasında eşi tarafından pompalı tüfekle öldürülen Elif Duran ilk aklıma gelenler.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre sadece Nisan ayında öldürülen kadın sayısı 22. Bu cinayetlerin çoğu İstanbul’da gerçekleşmiş. Ve cinayete kurban giden kadınların yüzde 27’si ayrılmak istedikleri için, yüzde 22’si “kıskançlık” bahanesiyle, yüzde 9’u kendi hayatlarına dair karar vermek istedikleri için, yüzde 5’i tecavüze direndikleri için öldürülmüşler. Katledilen bu kadınların yüzde 32’sinin katilleri henüz bulunamamış bile!
Neredeyse her gün bir kadın cinayeti ile karşı karşıyayız.
Cinayetler karşısında hükümet ise sus pus. Hükümet kadın örgütlerinin tepkilerine ve Başbakanlığa iletilen üç bini aşkın imzaya rağmen 2011 yılında Kadın Bakanlığını kaldırarak gidişata ilişkin sinyalleri vermişti. Gelen tepkiler üzerine o dönem Başbakan Erdoğan, “Biz muhafazakar demokrat bir partiyiz. Bizim için aile önemli” açıklamasını yapmış ve ardından Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın yerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kurulmuştu. Böylece kadın-erkek eşitliğini sağlamakla görevli mekanizmanın yerine, kadını birey olarak değil ailenin bir unsuru olarak konumlandıran bir yapı oluşturuldu. Kadın politikasını devlet bir anlamda terk etti!
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Ayşenur İslam da Bakanlığı boyunca oldukça kötü bir performans sergiledi. Kadın örgütleri ile mesafeli bir duruşun yanı sıra, Bakanlık döneminde yasal koruma altında olan kadınlar bile öldürüldü. Ayşenur İslam koruma altındayken polisin “Biz eşinle konuştuk, sana bir şey yapmayacak, evine git” demesinden birkaç saat sonra öldürülen kadınları hatırlar mı bilmiyorum ama biz kadınlar unutmadık!
Kadın cinayetlerinin bu kadar artmasının en önemli nedeni, katillere verilen indirimler. Hükümet bu cinayetleri durdurmak istiyorsa ilk yapması gereken katillere müebbet hapis yasasının getirilmesi. Kadınlar yaşatılsın diye buna ihtiyaç var. Katillere indirim verildikçe bu cinayetler gittikçe artıyor.
Bu cinayetleri tetikleyen önemli bir unsur da hükümet ve yetkililerin kadına ilişkin ayrımcı söylemleri. İktidar kadını aşağıladıkça, onu insan olarak görmek yerine bir et parçası olarak görüp, bacağına, memesine, kaç çocuk doğuracağına takıldıkça kadınlar daha fazla şiddete uğruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği “kadın erkek eşit değildir” sözlerini hatırlayalım. Acaba bu söz, hakları için direnen kaç kadını öldürmek için bu ülkedeki erkeklere “ilham” verdi! Kaç erkek daha korkusuzca şiddet uygulamaya başladı!
Kadınlar ölüyor. Hükümet, bakanıyla hakimiyle kulaklarını kadınların çığlıklarına kapatmış durumda. Ne işi vardı, niye boşandı, niye mini etek giydi, iffetli olaymış… seslerini duyar gibiyim.
Bunları bana yazdıran ise dün twitterdan duyduğum bir yardım çağrısı.
Ayşegül Özarslan çocuklarını döven ve öldürmekle tehdit eden kocasının evden uzaklaştırılma kararına rağmen, onları öldüreceğini söylüyor.
Ve adalet işlemediği için Ayşegül sosyal medyadan sesleniyor! Onu duyun istiyor!
“Ben Ayşegül Özarslan, eşim Erkan Uzun eski eşimden olan çocuklarımı dövüyordu. Bununla kalmayıp kafalarına sıkarım diye tehdit ediyordu. Evden uzaklaştırma almasına rağmen beni devamlı rahatsız etti. Adam tutup çocuğumu dövdürttü. Ama ben bunları ispat edemiyorum. Salı günü arabama 5 el ateş etti. 3 gün kaçtıktan sonra bu sabah ifadeye geldi ve akşama serbest kaldı. Kamera görüntülerinde oldukça belirgin olmasına rağmen net kabul edilmedi. O da inkar etti ve hakim denetimli serbest bıraktı. Korunma evine yerleştim. Burası çok güvenli sağ olsunlar. Ancak 4 yaşındaki oğlum: ‘anne neden bizi hapishaneye getirdiler? Babamı mı öldürdün? diye soruyor. Ben annem ve 5 çocuğum hapsolduk. Evet burada bize bir şey yapamaz ama bu çözüm değil ki! O şu an daha çok cesaretlendi. Çaresizce yardım arıyorum. Lütfen bana ve çocuklarıma yardım edin. Çok korkuyoruz, ölmek istemiyoruz, ölmemize izin vermeyin. Bu twitlerle ve görüntülerle anılmak istemiyoruz. ”
Yani Ayşegül Özarslan çocuklarıyla sığınma evinde, arabasına kurşun yağdıran kocası görüntülere rağmen serbest!
Ne yapacağız Ayşegül’ü twitterda bir “tt” ile mi hatırlayacağız! Yoksa onun yanında mı duracağız!
Öldürülmeden Ayşegül’e kulak verelim!
Nurcan Baysal
As published in T24 on 27.05.2015