Kategoriler
ahvalnews Yazılar

Kürtler vardır!

Ew Dibêjin ‘Hûn Tunene’; Em Dibêjin ‘Em Hene’

Onlar diyor ‘siz yoksunuz’, biz diyoruz ‘biz varız’

Diyarbakır’da dün oy kullanmaya giderken aklımdan en çok bu cümle geçiyordu. Sanırım birçok Kürt için de bu hissiyat geçerli. Şehirlerin yıkımı, cezaevine atılan binlerce insan, kayyımlar tarafından gasp edilen koltuklar, iktidarın seçim sürecindeki tüm tehditleri ve tekrar kayyım atanacağı söylemleri… Sonuç ne olursa olsun en çok da “biz varız” demek için oyumuzu kullandık dün.

Seçim yasaklarının bitip sonuçların açıklanmaya başlaması ile birlikte bizim ev de kalabalıklaştı. Bir yandan dışarıdan gelen kutlama sesleri, öte yandan nefesimizi tutmuş İstanbul sonucunu bekleyerek geçirdik geceyi.

Öncelikle kim ne derse desin HDP’nin seçim stratejisi tutmuş görünüyor. Bölgedeki kayyımların hemen hepsi gönderildiler, Batı’da da AKP’nin kaybetmesinde HDP oyları kilit rol üstlendi. Elbette bunda elahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu cezaevinden “Varsa azıcık hatırım, ricam şudur ki, gerekirse bağrınıza taş basın ama mutlaka sandığa gidip oy kullanın” mesajının etkisi büyük. Demirtaş’ın “hatırının” ne kadar büyük olduğu bir kez daha görüldü sanırım.

HDP bu seçime her gün yapılan gözaltılar, sürekli düşmanlaştırma, hedef gösterilme ve çeşitli baskılar altında girdi. Seçime bir gün kala bile HDP’nin farklı yerlerdeki yöneticileri gözaltına alındı. Bu koşullarda seçime giren bir parti için elde ettiği sonuçlar kesinlikle bir başarı.

Şırnak’ta AKP’nin neden yüzde 61’e yüzde 34 gibi bir farkla seçimi kazandığı dün gece tartışılan konular arasındaydı. O nedenle Şırnak’la ilgili gözlemlerimi anlatmak istiyorum. Şırnak sık ziyaret ettiğim illerden biri. Bu kadar farkla olmasa bile AKP’nin belediyeyi alacağını beklediğimi söylemeliyim. Sokağa çıkma yasakları sonrası şehrin yüzde 70’i yıkıldı. Bildiğimiz Şırnak’a dair hiçbir şey kalmadı. Altı-12 katlı TOKİ’lerden oluşan yeni bir şehir kuruldu. Bu TOKİ dairelerinin bir kısmının anahtarları dağıtıldı, bir kısmı henüz dağıtılmadı. Kentin nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ı halen kente dönebilmiş değil. Nitekim iki ay önceki ziyaretimde Şırnaklılarla görüşmek için Kumçatı köylerine gitmem gerekmişti. Bu köylerde geçici olarak yaptıkları derme çatma evlerde oturan binlerce Şırnaklı var.

Şırnak, Irak ve Suriye sınırına komşu. Özellikle 2016 sokağa çıkma yasaklarından sonra devlet Şırnak’a özel bir önem verdi. Kent adeta bir korucu, asker, polis kentine çevrildi. Şehre girdiğiniz zaman her tarafta tank ve zırhlı araçları görmeniz mümkün. Sadece eski büyük korucu aileleri değil, gençlerin arasında da korucu ve bekçiliğin yaygınlaştığını da gözlemlemiştim son ziyaretimde. Her mahalleye bir karakol yapıldı. Şırnak tam anlamıyla bir güvenlik kentine dönüştürüldü. Bunları yazdığımda peki kim Şırnak’ı bu hale getirdi, şehir savaşları neden çıktı, Kürt hareketinin bu nüfus değişiminde sorumluluğu yok mu diyenler elbette çıkacaktır. Bu yapılması gereken kıymetli bir tartışma ve elbette Kürt hareketinin değerlendirmesi gereken bir konu. Ancak başka bir yazının konusu.

Seçim sonuçları netleşmeye başladıkça Diyarbakır’daki sivil toplumun birkaç temsilcisi ile görüşüyorum. Bundan sonra ne olacağını düşünüyorlar?

Kıymetli bir sivil toplum temsilcisi şöyle diyor: “Seçimin belirleyicisi Kürtler olmuştur. O nedenle Erdoğan ve AKP’nin politikalarını gözden geçireceklerini düşünüyorum. Derin devlet Erdoğan’ı kötü bir sürece götürüyor. Erdoğan bunu iyi okumalı. Tayyip şapkasını önüne koysun, gelsin ve Kürtlere desin, nerede kalkmıştık. Onun için hayırlısı budur.”

Başka bir Amedli şöyle diyor: “HDP’nin de alacağı dersler var elbet. Şırnak, Hakkari… ders olsun. Yıkımların özeleştirisi verilir umarım.”

Bir başkası “Kürtler AKP’den elini çekti, rakamlar bunu söylüyor” diyor.

Bu sabah ise büroya giderken kayyım atanmış büyükşehir belediyesinin önündeki demir bariyerlerin kaldırıldığını görüyorum. Bir anlık sevinç kursağımda kalıyor. Bariyerler kaldırılmamış, büyükşehir belediye binasını “koruyan” bu mobil demir parmaklıklar şimdi daha uzağa, Lise Caddesi’nin önüne kaydırılmış. “Neden?” diye soruyorum caddenin girişindeki pastanede çalışan birine, “abla tekrar kayyım gelecekmiş ya, ondan dediler” diyor.

Böyle bir olasılık yok! Böyle bir olasılık olmadığını Kürtler seçim sonuçlarıyla en açık bir biçimde gösterdi. Belediyelerin önündeki bu bariyerlerin hepsi kalkacak, yakındır. Amedliler yine belediyelerine rahatça girip çıkacaklar. Bu ülkenin bekası, Kürtleri kriminalize etmekten değil; Kürtler, Türkler, Ermeniler, Araplar… tüm halklar hep birlikte ortak bir toplum kurmaktan geçiyor, birlikte demokrasi için mücadele etmek sonuç getiriyor. Seçimin kazananı Türkiye’dir, Türkiye demokrasisidir. Kazandıranı Kürtlerdir. Bu arada, Selo Başkana da yürek dolusu selamlar, sevgiler. Onun demir parmaklıklarını da sökeceğiz, yakındır!