irkaç gün önce İnsan Hakları Derneği (İHD) kıymetli bir çalışma paylaştı kamuoyu ile. İHD’nin yaptığı çalışmaya göre son 5 yıldaki çatışma ortamında 5365 kişi hayatını kaybetti.
Açıklamada bu rakamların Türkiye toprakları içerisinde gerçekleşen ihlaller olduğu söylenerek şu notlar düşülmüş:
“Türkiye’nin son 5 yıl içerisinde Suriye ve Irak’ta gerçekleştirdiği askeri operasyonlarda yaşamını yitiren siviller, güvenlik görevlileri ve silahlı militanlara ait verileri içermemektedir” ve “ 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe teşebbüsü sırasında yaşamını yitiren 246 kişi ile yaralanan 2146 kişi bu sayılara dahil edilmemiştir”.
Bu rakamların detaylarına baktığımızda şunları görüyoruz :
Son 5 yılda 1042 asker, 108 polis, 45 korucu, 2432 silahlı militan, 82 sivil yaşamını kaybetmiştir. Bunlara ek olarak 984 kişi yargısız infazlarla, 164 kişi saldırılarda, 508 kişi de sivil yerleşim yerlerinde yasadışı örgütlerin saldırıları ile yaşamını yitirmiştir. Son 5 yılda çatışmalı ortamdan kaynaklı olarak 7986 kişi de yaralanmıştır.
Açıklamada bu ihlallerin orta büyüklükte bir savaş niteliğinde olduğu belirtiliyor ve son 5 yılda gerçekleşen önemli olaylar ve bazı ağır insan hakları ihlalleri tek tek hatırlatılıyor.
İHD Genel Merkezinde bu konuda yapılan basın toplantısından sonra hiç değilse muhalefetin ve basının bu konuyu ele alacağını düşünmüştüm ama yanılmışım.
İktidar kılıçla Ayasofya’da poz verme derdindeyken, muhalefet de Anıtkabir’e girme derdindeydi bu hafta.
Basının ciddi bir kısmı için zaten bu 5365 kişi bir rakamdan ibaret.
Oysa asıl konuşmamız gereken budur.
Bu 5365 insanı konuşmadığımız müddetçe daha çok insan yitireceğiz.
5 yılda bu ülkenin 5365 evladı, ana baba, sevdicek yitirilmiştir.
Bu insanların her birinin hikayesi, sevdikleri, onları sevenler vardı. Onların hikayesini tek tek anlatmalı ve onları gömdükleri bu rakamlardan kurtarmalıyız.