Kategoriler
ahvalnews Yazılar

İyilik kimin gemisinde?

“Bir insan bunu nasıl yapar?” sorusunu sık sık sorduğumuz günlerden geçiyoruz. Türkiye’de her gün her dakika medyada başka bir korkunç haber okuyoruz.

Kadınları katledenler, çocuklara tecavüz edenler, ırkçılığı pohpohlayarak kendinden farklı olanların ölümüne neden olanlar, bir insanın anadiline bile katlanamayanlar, öfke, linç, aşağılama, yargılama, ötekileştirme, nefret etme, şiddet, kötülük, kötülük…

Bizleri kötülüğe koşullandıran yazılar yazılıyor bu ülkede, konuşmalar yapılıyor. Bir profesör mesela “insan dışkısı yedirmenin işkence olmadığını” söyleyebiliyor rahat rahat.

Her akşam TV kanallarında, meslekleri gereği barışçıl olması beklenen akademisyenlerin korkunç savaş çığırtkanlıklarını dinliyoruz. Bir profesör “Hitler nasıl Polonya’ya anında girdiyse biz Yunanistan’a adeta elimizi kolumuzu sallaya sallaya gireriz” diye konuşuyordu bu hafta TV ekranlarında.

Toplumda ön planda olan insanlar, yazarlar, şarkıcılar, “aydınlar” farklı halklara karşı her gün ırkçı söylemlerde bulunuyor, şiddeti, savaşı, ölümü kutsuyorlar. Her yandan bir irin gibi üzerimize akan bu kötülükten bizler de payımızı alıyoruz elbet.

Kötülüğün farklı tezahürlerini gündemi sürekli meşgul ediyor ve bu aynı zamanda bizlerin de birbirimize karşı davranışlarımızı değiştiriyor, sertleştiriyor, kötüleştiriyor. Kötü örnekler hızla yayılırken toplumda iyi örnekleri aynı yoğunlukta duymuyoruz, iyiliği konuşmuyor, iyi örneklerin üzerinde yeterince durmuyoruz. Böylesi bir kötülük akıntısına karşı, iyiliği de konuşmak ve yaygınlaştırmak önemli. Çünkü temel bir şeyi kaybediyoruz bu ülkede: iyilik ve iyi insan olma hallerini.

Bu hafta çok kıymetli bir haber vardı medyada:

İngiltere sokak sanatçısı Banksy’nin satın alıp finanse ettiği Louise Michel isimli geminin Akdeniz’de mahsur kalan mültecileri kurtarmaya çalıştığını öğrendik. Louise Michel gemisi Avrupa’ya ulaşmaya çalışan mültecilerle dayanışma gösteriyor ve kaptanı da daha önce binlerce mülteci kurtarmış olan İtalyan kadın kaptan, Pia Klemp.

Klemp kurtardığı binlerce mülteciye karşılık İtalya’da “insan kaçakçılığı” yaptığı öne sürülerek 20 yıl hapis cezası ile yargılanıyor.

Ülkesinde bazı insanlar Klemp’in “insan kaçakçısı” olduğunu yaza dursun, Klemp, 20 yıllık hapis tehdidine rağmen mültecileri kurtarmaya devam ediyor, bir anlamda aslında bunu yaparak kendi onurunu ve insanlığın onurunu koruyor. Louise Michel sadece geçen hafta 350 mülteciyi Akdeniz sularından kurtardı.

Türkiye’deki mülteciler her gün “evinize dönün” söylemleri ile karşılaşır, aşağılanır, linç edilirken, çok iyi geliyor bu haber, ferahlatıyor, insanın iyiliğine olan inancımızı tekrar inşa ediyor, güçlendiriyor.

Bir başka “iyi” haber Türkiye’dendi. Gazete Duvar’dan Aynur Tekin’in yaptığı haberden kot kumlama işçiliği yaparken akciğerlerinin yüzde 46.2’sini kaybeden Bego Demir’in kendi kurduğu denim markası ile “temiz giysi” mücadelesi verdiğini öğreniyoruz. Bego Demir insana ve doğaya zarar vermeyen “temiz” pantolonlar üretmeye çalışıyor.

2 gün önce sabah bizim evin önünde bir kediye çarpıp öldürüp öylece bırakıp gitmiş bir sürücü. Dün sabah evin köşesine asılan bir yazı gördüm: “Lütfen dönüşlerde dikkat ediniz, hızlı dönüş almayın lütfen, bizim dışımızda başka canlılar da var” yazılmış. Öğrendim ki sokağın gençleri yazıp asmışlar uyarı yazısını. Dünden beri bir umut içimde, belki de o iyilik gemileri çok da uzakta değil.

Hiçbir akademisyenin “Hitler nasıl Polonya’ya anında girdiyse biz Yunanistan’a adeta elimizi kolumuzu sallaya sallaya gireriz” diyemeyeceği toplumlar inşa etmeliyiz. Hiçbir yazarın başka halkların evlatlarını “porno çukurunda” görmeyeceği bir ülke yaratmalıyız. Akademisyenlerin, siyasetçilerin, yazarların, gazetecilerin…

Nazi Almanya’sından ilham almayacağı bir gelecek kurmalıyız. Siyasetçilerin nefret söylemi yayamayacakları bir sistemin tuğlalarını örmeliyiz.

Elbette tek başımıza bu toplumu ve bu sistemi değiştirmemiz mümkün değil ama tek başımıza yapabileceğimiz bir şey var ve bunun gerçekleşmesi için kendimizden başka bir engel de yok: İyi insan olabiliriz.