Kategoriler
ahvalnews Yazılar

Bekir Kaya örneği: Bir büyükşehir belediye başkanı nasıl zindana atılır?

Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya neredeyse 2 yıldır cezaevinde. Bekir Bey ile Van depremi sırasında birkaç kez bir araya gelmiştim. Deprem için organize edilen yardımların nasıl dağıtılacağı büyük bir sorun olmuştu Van’da.

Van Valiliği ve Belediyesi ayrı deprem koordinasyon merkezleri kurmuşlar ve yardım dağıtımında eşgüdümsüzlük oluşmuştu.

Sevgili Osman Kavala’nın da içinde olduğu bir grup arkadaş ile birlikte, dönemin Van Valisini, Belediye Başkanı ile bir araya getirerek bu sorunu çözmeye çalışmıştık ama nafile.

İnsanlar yardım beklerken Van Valisi burnundan kıl aldırmamış, bizlere de sert bir şekilde yardım malzemelerini depolara bırakmamızı söylemişti.

Elbette bırakmadık ve kendimiz zorluklara rağmen yardımları köy köy dağıttık. O zaman Bekir Bey’in Van’a olan sevdasını ve nasıl çabaladığını görmüştüm.

Van’a sevdalı bu adam şimdi cezaevinde. Onu tutuklamak için yapılanları okuduğumda gerçekten dehşete düştüm. Dosyası oldukça geniş ama ben kısaca özetlemeye çalışacağım.

11 Kasım 2016’da Van Valiliği İçişleri Bakanlığına yolladığı dilekçe ile terör örgütü propagandası yapmak, 2 gün hizmetleri durdurmak, Kobane olayları sırasında itfaiye, çevre temizliği, toplu taşıma hizmetlerinin yürütümünde ihmal göstermek ve eş başkanlık uygulaması nedenleriyle Bekir Kaya’nın görevden alınmasını talep ediyor.

16 Kasım 2016’da Van Büyükşehir Belediyesine kayyum ataması yapılıyor. Hemen 1 gün sonra sabah Bekir Kaya’nın evine baskın ve arama yapılıyor.

Evde gözaltına alınmayan Bekir Kaya arama ve baskını bilerek Belediyeye gidiyor, oradaki aramada hazır bulunmak istiyor. Belediyede gözaltına alınıyor. Emniyete getiriliyor. Emniyette kendisine kayyum atamasının tebliği yapılmaya çalışılıyor. Bekir Kaya tebliğ evrakı üzerine işlemin hukuksuz olduğu notunu düşerek imzalamıyor.

Gözaltı nedeni olarak ise Van merkez İpekyolu ilçesinin yeni mahallesinde Karşıyaka mezarlığına örgüt mensuplarının toplu olarak defnedilmesi gösteriliyor. Kobane olayları sırasında birçok örgüt mensubu yaşamını yitiriyor ve cenazeler gelince mezarlığa defnediliyor.

İddia o ki Van merkezinde Bekir Kaya örgüt şehitliği kurmuş! Hepinizin “o ha” dediğini duyar gibiyim. Yani koca bir kentin merkezinde devlete rağmen örgüt şehitliği kurulduğu iddia ediliyor.

Van kurtarılmış bölge de haberimiz mi yok! Bu mantıksız, mesnetsiz iddialarla büyükşehir belediye başkanı gözaltına alınarak kayyum atamasının yolu Van’da açılmış oluyor.

Mezarlığın önceki sonraki tüm resimlerini inceledim. İnsan gerçekten hayret ediyor. Mezarlık çok eski bir mezarlık.

AKP döneminden önce yapılmış. Bekir Kaya döneminde yeniden ihaleyle peyzaj düzenlemesi yapılıyor.

Örgüt mensuplarının cenazesi geldiğinde toplu defnediliyorlar. İddia şu: Örgüt şehitliği yapılıyor ve ihalesini de belediye yapmış. Bu iddia ile tutuklama oluyor.

Tutuklamadan sonra müfettiş raporları ardı ardına savcılığa gelmeye başlıyor. Savcı bunlar belediye işleri görevi kapsamında kalıyor diyerek dosyaları iade ediyor.

Ama başsavcı ısrarla bu müfettiş dosyalarının örgüt kapsamında değerlendirilerek iddianamesinin hazırlanmasını sağlıyor. Müfettiş raporundaki iddialar Bekir Kaya’ya sorulmadan iddianamesi hazırlanıyor.

Bu dönem Kürt siyasetçilere ilişkin davalar genel olarak şöyle işliyor:  Bir konu ile ilgili tutuklama yapıldıktan sonra dosyaya sürekli yeni iddianameler ekleniyor. Bu durum Bekir Kaya için de geçerli.

Zamanla ana dosyasına farklı dosyalar da ekleniyor. Bir dosya işten atılan bir işçinin BİMER şikayeti üzerine hazırlanan bir iddianame.

İşçi işe gelmediğinden disiplin kurulu kararı ile işten atılıyor.  Dava açmasına rağmen işe geri dönemiyor. Bu sefer dönemi fırsat bilerek Bekir Kaya hakkında suç duyurusunda bulunarak PKK/KCK terör örgütünün talimatı ile işten atıldığını iddia ediyor.

Aynı kişinin Belediye disiplin kuruluna verdiği savunmaları da okudum, orada ise bu kişi “ben değer ailesiyim” diyerek başkalarını AKP’li olmakla suçluyor.

Bir başka dosya bir dernekle ilgili. Diyarbakır’da kurulan Sarmaşık Yoksullukla Mücadele Derneğinin benzeri Van’da kurulmuştu, Van-Der. Bu arada Sarmaşık Derneği ve Van-Der gibi sivil toplum kuruluşlarının o yıllar tüm Türkiye’de yoksullukla mücadele konusunda örnek gösterildiğini de not olarak düşeyim.

Birçok AKP’li belediye aynı yapıyı şehirlerinde kurmak için Sarmaşık Derneğine stajyer yollarlardı. Dönemin Ticaret Odası Başkanları, Tabip Odaları, Belediye Başkanları ve illerin ileri gelenleri de bu sivil toplum örgütlerinin kurucuları arasındaydı.

İçişleri Bakanlığı hukuk müşavirliğinin olumlu görüşü alınarak, Van-Der’e, hem belediye bütçesinden para aktarılıyor, hem de toplu iş sözleşmesi ile personel maaşından çok cüzi bir para akımı yapılıyor.

OHAL ilanından sonra bu dernekler kapatılınca, derneğe yapılan bu destekler silahlı terör örgütüne destek olarak değerlendiriliyor ve bu iddia ile iki ayrı dosya açılıyor. Oysa bu dernekler kurulduğu yıllarda protokolde ağırlanıyordu.

Nitekim “silahlı terör örgütü olarak” nitelendirilen bu derneklerin kurucuları arasında AKP’li vekil hatta bakan yardımcıları var. Ayrıca belediyenin abone olduğu ve OHAL ilanı sonrası KHK’lar ile kapatılan haber ajansları ve gazetelere yapılan ödemeler de örgüte yardım olarak aynı iddianamede ele alınmış.

Ana dosyaya sonradan eklenen bir başka dosya personel alım iddiasına ilişkin.  Oysa belediyede sözleşmeli personel alımları İçişleri Bakanlığının sözleşme onayı lazım.

Sadece belediyedeki işe alımlar değil, müteahhidin ihale ile aldığı işte çalıştırılan kişiler ve yine il özel idareden belediyeye gelen personelden bile Bekir Kaya sorumlu tutuluyor iddianamede.

Kısaca deniliyor ki belediyede işe alınan, müteahhidin işe aldığı, ya da başka kurumlardan belediyeye geçiş ile gelen 500-600 kişinin ailesinde örgütsel isnatlarla ilgili suç kaydına rastlanmıştır ve bunları işe aldığı için Bekir Kaya suçludur.

Oysa Bölge nüfusun üçte ikisinin ailesinde zaten bu tarz dosyalar mevcuttur. İl Özel İdare tarafından işe alınan kişinin işe alındığı tarih ise Bekir Kaya’nın ortaokul yıllarına denk geliyor.

Kısaca Van Büyükşehir Belediye Başkanı henüz ortaokul sıralarındayken suç işliyormuş da, ne onun ne de bir başkasının haberi yokmuş!

Bir diğer dosya Van Göç ve İnsani Yardım Vakfına, Çocuk ve Kadın Yaşam Merkezi kurması için bir arsanın kiralanması. Vakfın terör örgütü faaliyeti yürüttüğü iddiası nedeniyle belediye başkanı da belediyenin arsasını onlara kiralamaktan suçlanıyor.

Oysa Vakıf projeden vazgeçmiş, arsa hiçbir zaman kiralanmamış, hatta Vakıf KHK ile kapatılmamış. Kısaca hala faaliyette olan bir Vakfa kiralanmayan arsayı “kiraladığı” için Bekir Kaya “terör örgütüne yardım” etmekle suçlanıyor.

Son dosyaya gelelim, yandaş basının en çok işlediği dosyaya. Hatırlarsanız Yeni Şafak manşet manşet yazmıştı bunu. Kanal 7’de sık sık haber yaptı.

Konu Belediyenin Çatak ilçesine bir köprü yapması. Kayyum atanınca havuz medyasına poz vererek köprünün örgütün lojistik ihtiyaçları için yapıldığını iddia ediyor. Ve bu bir dosyaya dönüşüyor.

Oysa devlet 90’lı yıllarda aynı yere köprü yapmış ve köprüyü hala kullanıyor. Aynı bölgede yan yana 2 köprü mevcut. Resimleri dikkatlice inceledim. Betonarme olanı devlet yapmış, metal olanı belediye. Birinin yapımı suç ama diğerinin değil. Beton örgüt üyelerine hizmet etmiyor, metal ediyor herhalde.

Ana dosyaya eklenen dosyaları niye mi bu kadar detaylı anlattım. Koca bir şehrin belediye başkanı bu mesnetsiz, traji-komik iddialarla 22 aydır tutuklu olduğu için.

Her ay sosyal medyadan eşinin duruşma tarihlerini paylaşıp, duruşmalara dikkat çekmeye çalışan sevgili karısı Aslı için, biricik oğlu 8 yaşındaki Rojar için, ve Bekir Kaya tutuklandıktan 3 ay sonra dünyaya gelen, göremediği bebeği Deniz için.

Artık ne diyeyim bilmiyorum ki…

Bu hayatlardan böyle çalınıyor, böylesine kolay, böylesine zalimce…