Kategoriler
Yazılar

Amedspor Başkanı: Seni Türkiye olarak görmüyorlar

Nurullah Edemen Amedspor’un başkanı. Benim ise çok eski dostum. Onun enerjisine yetişmek oldukça zordur. Spora ve Diyarbakır’a gönül vermiş bir iş insanı.

Amedspor’un son 3 yıldır yaşadıkları malum. Her türlü ayrımcılık ve ırkçılıkla karşılaştı. Futbol sahasını bir spor sahası yerine savaş sahası sanan insanlar Amedspor’a karşı spor etiği içine sığmayan davranışları nedeniyle cezalandırılmazken, Amedspor barış sloganları nedeniyle sürekli cezalandırıldı.

Kimileri utanmadan Amedspor’a asker selamı verdi, saha sık sık “güvenlik gerekçesi” gösterilerek Amedspor taraftarlarına kapatıldı, gittiği birçok deplasman maçında “şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganları atıldı, Türk bayrakları açıldı. Birçok maçta ırkçı söylemlerle karşılaştı. Yöneticileri protokol sıralarında dövülerek linç edilmeye çalışıldı.

Yine de ayakta…

Türkiye’de ırkçılık ve ayrımcılık futbolu da es geçmiyor. Biz de o zaman ırkçılığa, ayrımcılığa karşı cevabımızı verelim:

Biji Biji Amedspor!

Önce seni biraz daha tanıyalım. Nurullah Edemen kimdir?

Diyarbakır’da doğup büyüyen, Diyarbakır’ı çok seven, sahiplenen, tüm hayatını bu şehirde geçirmek isteyen biriyim. Sivil toplum örgütlerinde hep yer aldım. Sporu da çok seven, Amed sevdalısı bir iş insanıyım. Çok kazanmakla ilgili bir hırsım yok ama doğru iş yapmak ile ilgili bir istek ve arzum var. Bugüne kadar da bunları layıkıyla yaptığıma inanıyorum.


Amedspor’a ilgin ne zaman başladı?

Farklı zamanlarda spor kulüplerinde görevler yaptım. Daha önce Diyarbakırspor kulübünde de yöneticilik ve başkanlık yaptım. Yine Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi kadın voleybol takımında yöneticilik yaptım.

Diyarbakır’da herkesin nerden çıktı diye hayretler içerisinde baktığı Türkiye Çim Hokeyi Federasyonu yönetim kurulu üyeliği yaptım. 2005-2006 yıllarında Türkiye çim hokeyi şampiyonasını da biz o zaman Diyarbakır’da yaptık.

Çim alanımız olmadığı için halı sahada ya da spor salonlarında bunu hayata geçirdik. Hatta o dönemde çöp toplarken keşfettiğimiz bir çocuk vardı, daha sonra milli oldu.

Amedspor 1990 yıllarından beri olan bir kulüp. Kulübün adı çeşitli dönemlerde değişmiş, Diyarbakır Belediye Spor, Diyarbakır Büyükşehir Diski Spor… gibi çeşitli isimleri olmuş.

O dönem bu kulübe ilgim yoktu, çünkü bir kurumun kimliğini taşıyordu, bu kente ait gibi hissetmiyordum. Ama 2015 yılında ismi Amedspor olduktan sonra, benim de ilgim arttı ve bana yöneticilik teklifi gelince, ben de tamamen kentin adını taşıyan, tamamen kentin insanlarına ait olacağını düşündüğüm için, büyük bir istek ve arzu ile görev aldım. 3 sezondur da kulübün başkanıyım. Büyük bir onur ve keyifle yapıyorum bu görevi.

Oldukça kötü bir dönemde başkan olduğunu düşünüyorum. Barışın sürecinin bitip, savaşın tekrar başladığı bir dönemde. Son 3 yıldır devam eden bu savaş ve şiddet dönemi Amedspor’u nasıl etkiledi?

Türkiye’de ve Bölgede birçok unsur gibi biz de bu süreçten çok etkilendik. İsmimiz Amedspor olduğu için çok kötü etkilendik. Halk takımı sahiplendi ama artan milliyetçilikten dolayı, Türkiye genelinde takıma karşı ciddi bir antipati oluştu. Hatta isim değişikliği sırasında bile Amedspor adını kabul etmiyorlardı.

Amedspor dernekler yasasında yasalaşmış bir dernektir ve hala da dernek statüsündedir. Adının Amedspor ve takım rengini de sarı-yeşil-kırmızı olarak tescil etmek istemişlerdi. Ama Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) her ne hikmetse ya Amedspor adını ya da rengi tercih edeceksiniz dedi. Bu görüşmede ben de vardım.

Biz de sonuçta Amedspor ismini tercih ettik. Renk için de sarıyı değiştirip beyaz yaptık, takım rengi beyaz-yeşil-kırmızı oldu. İsimde ısrarcı olduk çünkü Amedspor ismi bu kentin tarihteki isimlerinden biridir, bizim için önemliydi. Bu çok sorulduğu için de web sitemizde neden Amedspor ismi diye bir yazı yazdık açıkladık, herkes okuyabilir.


Neden Amedspor?

Amed, geçmişte, tarihte kentin isimlerinden bir tanesi ve elbette Kürtçe olduğu için de bu ismi benimsedik. Zor oldu ama ismimizi Amedspor olarak tescilledik. Aldığımız tepkiler, bize yapılan ötekileştirmeler, milliyetçi, şoven saldırılar, ırkçı, faşist yaklaşımlar da bu işin cabası, Amedspor isminin bize getirdikleri diyelim.

Doğrusu Amedspor adı için verdiğim bu mücadeleden hoşnutsuz da değilim. Yaşamda herşeyin bedeli vardır, biz de Amed adını yaşatabilmek için bunları yapabiliyorsak, bize göre mutluluktur.

Sadece farklı şehirlere gittiğinizde ırkçı saldırılarla karşılaşmıyorsunuz, aynı zamanda Amedspor’a kurumsal olarak da ırkçı ayrımcı uygulamalar yapılıyor. TFF sizi sürekli cezalandırdı. Güvenlik gerekçesi gösterilerek Amedspor taraftarlarına sahalar kapatıldı, deplasman maçlarında “şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganları atıldı. Bunlar hiç cezalandırılmadı.

Seni de protokol sıralarında linç etmeye çalışmışlardı. Bir de unutamadığımız, futbolcu Semih’in verdiği asker selamı var. Bu ırkçı davranış aban Amedspor’un bu savaşın bir parçası, hatta bir tarafı olarak görüldüğünü hissettirmişti. Hatta bir dönem “Futbolda Asker Selamı” diye bir yazı da kaleme almıştım. Tüm bunlarla nasıl baş ediyorsunuz?

Maçlarda bize karşı yapılan milliyetçi ve ötekileştirici sloganlar belki de duyduğunuz en basitleri. Ben şunu hiç unutmuyorum. Özellikle de Bursa maçında, “burası Türkiye, buradan çıkış yok” diye tezahürat yapıldı. Diğer sloganları hadi diyelim anladık, ama bu anlaşılamayacak kadar ağırdı.

Sen bir takım olarak ülkenin herhangi bir coğrafyasındaki bir takımla maç oynamaya gidiyorsan ve sana orada “burası Türkiye, buradan çıkış yok” diye tezahürat yapılabiliyorsa, aslında bu, ülkenin nereye geldiğinin çok acı bir gerçeğidir. Oradaki kitle, o taraftar, o kulüp, o kent zaten seni Türkiye olarak görmüyor demektir. En acısı da bu. Eğer beni Türkiye olarak görmüyorsan, o zaman bize bu baskı neden yapılıyor çünkü o tezahüratın anlamı budur. Senin Türkiye’den geldiğini kabul etmiyor.

Bunların elbette en temel nedeni şu: Baştakiler seni farklı kimlikle hedef gösterirse, toplum da bunlardan bu şekilde etkileniyor.

Yine Türkiye’nin bugün süper liginde en başarılı takımlardan biri ve iktidarın da desteklediği takımlardan biri, Başakşehir maçında, 96. dakikada bize gol attılar, beraberliği elde ettiler. Semih, Türkiye’nin milli futbolcusu, kendi taraftarına asker selamı ile teşekkür ederken, benim tribünüme de hareket çekerek karşılık verdi. Bu Türkiye’de futboldaki ahlakın nereye geldiğini gösteren çok acı bir gerçektir.

Bunlarla baş etmek zordur.. Bu ülkenin başkenti olan Ankara’da, Anakaragücü ile yaptığımız maçta, Ankaragücü takımının başkanı başta olmak üzere, yönetici ve protokoldekiler, belki de içinde bürokratlar da vardı, bize saldırdılar. Saldırmak kelimesi çok hafif kalıyor, bizi linç etmeye çalıştılar. Bunun karşılığında ne yapıldı, hiçbir şey, hala dava sürüyor, hiçbir gelişme yok.

Biz Amedspor olarak bunlarla uğraşıyoruz. Dönüp baktığınızda bunu yapan takımlar ve kulüp taraftarları Amed kentine geldiklerinde farklı bir ötekileştirme ile karşılaşıyorlar mı, hayır.

Peki, Amed’e geldiklerinde, buradaki insanların, sizlerin misafirperverliğini görünce hiç utanmıyorlar mı?

Utanmak bir onur, gurur göstergesidir. Gururu ve onuru olmayan insanlar ve toplumlar utanma hissiyatını da duymazlar. Bir örnek daha vermek istiyorum. Sivas’a kendi kulüp aracımızla gidiyoruz. Sivas’a 30 km. kala bizim aracımızı emniyet durdurdu.

Emniyet tarafından kulüp aracı ile kentin içine girilemeyeceği, güvenlik problemi olduğu söyleniyor. Arkadaşlarımız polis araçlarına alınarak kente transferleri yapılıyor. Ben yoktum, konuyu duyunca atladım Sivas’a gittim maç günü. Bu araç bu kentin içine gelmezse, maça çıkmayacağım diye çok direttim ve oldu.

Anlatmak istediğim şey şu: Eğer bir kentin içine Türkiye’deki herhangi bir takımın aracı giremiyorsa, burada emniyet, güvenlik zafiyeti var diyorsa, o devletin acizliğidir. Devlet bir spor kulübünün aracına karşı kendini bu kadar aciz düşüremez. Eğer aracın güvenliğini sağlayamıyorsan, içindeki futbolcuların güvenliğini nasıl sağlayacaksın? Statta onları nasıl koruyacaksın? Aynı takım kendi aracı ile Amed’e geldiğinde aracı alıkonuluyor mu dışarıda, hayır.

Otelin önüne kadar araç geliyor mu, geliyor. Stada kadar geliyor mu kendi aracıyla, geliyor. Bu süreçte herhangi bir sorunla karşı karşıya kaldı mı, hayır.

Peki, Diyarbakır emniyeti kente gelen takımlar için güvenlik alabiliyorsa, Amedspor gittiğinde niye güvenlik alınmıyor?

Çünkü siz güvenlik almak istemiyorsunuz. Kafada bazı şeyleri bitirmişsiniz. Tüm bunların kabul edilebilir tarafı yok. Amedspor’un da Türkiye’deki tüm spor kulüpleri gibi futbol çerçevesinde mücadelesine saygı duyulmalıdır.

Bu takımın başkanı olmak da zor, bunun bir bedeli var. Bu yaşadıklarınızın dışında, bireysel olarak sen nasıl bir bedel ödüyorsun?

Sonuçta ben gönüllü olarak bu işi yapıyorum ve büyük bir keyifle de yapıyorum. Bir bedel ödenmesi gerekiyorsa bunun için, öderiz. Ama şu bilinmeli ki biz spor kulübü yönetiyoruz. Ne tür bedeller mi ödüyorum: Ülkenin batısındaki arkadaşlarımla ilişkilerim bozuldu, bana karşı bakış açıları değişti. İş ortaklığı yaptığım ulusal firmaların bakış açısı değişti, bazı işlerim elimden gitti. Bazı yakın gördüğüm dostlarım bile inanın benden uzaklaşmış durumda. Tabi bunlar doğru şeyler değil, benden çok şey götürmez. Ben sonuçta bir kulüp başkanlığı yapıyorum, onurlu ve layıkıyla yaptığıma da inanıyorum.

Bu dönemde dik durarak mücadele eden birçok insan aynı süreçlerden geçiyor maalesef. Savaş bir anlamda insanların omurgasını da ortaya çıkarıyor.

Maalesef. Amedspor siyaset yapıyor diyorlar. Ben de ısrarla Türkiye’de siyaset yapmayan tek kulüp Amedspor’dur diyorum, bunu net söylüyorum. Kimsenin Amedspor’dan çekinmesine, bizden selam sabahı esmesine de gerek yok. Bugün Amedspor ciddi anlamda ekonomik krizler yaşıyor.

Oysa bu kent ekonomik yapısı ile Amedspor’u çok rahat taşıyabilecek bir kenttir. Maalesef biz istediğimiz anlamda ekonomik desteği bu kentten alamıyoruz. Eğer barış süreci devam etseydi, siyasi konjonktür bu kadar baskılı olmasaydı, kentin yerel yönetimleri hala DBP’de oluyor olsaydı farklı olacaktı. Bugün insanlar sırtını dönüyorlar, bunlar doğru değil. Amedspor, bir Galatasaray, Gaziantep, Fenerbahçe veya bir Fethiyespor gibi bir spor kulübüdür.

Amedspor’dan dolayı sana da davalar açıldı, biraz bu davaları anlatır mısın?

İsmimizin Amedspor olmasının bedelleri, attığınız herhangi bir tweet bile hemen inceleniyor, hoş Türkiye’de tüm tweetler inceleniyor. Ama konu Güneydoğu, Diyarbakır ve tabi Amedspor olunca da başka bir inceleniyor.

Bir polis memuru size “lan” diyor, siz de bunu demokratik bir şekilde sosyal medyada eleştiriyorsunuz ve o lan demesinin o üniformanın ona verdiği özgüvenden kaynaklandığını dile getirerek, “yüreği yiyorsa o üniformayı çıkarıp bana lan desin” diyorsunuz ve hakkınızda dava açılıyor. Bir davam bu. Bir de Bursa maçından sonra Amedspor adıyla atılan tweetler var. Bundan dolayı da ağır cezada ben ve benden önceki kulüp başkanı arkadaşımız yargılandık.

Kulübümüze baskın yapıldı, bilgisayarlarımız alındı, bu tweetlerin bizden çıkmadığı ve o hesapların kulübümüzün resmi hesapları olmadığı bilinmesine rağmen yine de bize soruşturma açıldı ve biz bundan dolayı ağır cezada yargılandık. Daha birçok örnek sayabilirim. Tüm bunlar sürecin de nereye geldiğini gösteriyor.

Biz yine söylüyoruz, evet, Amed Kürt ismidir ve Diyarbakır ve Güneydoğuda olmasından dolayı daha çok Kürt insanların ilgi duyduğu ve tarafı olduğu bir spor kulübüdür. Ama Amedspor farklı bir faaliyeti olan veya farklı bir eylem içinde olan bir spor kulübü değildir. Bunun bilinmesini istiyoruz.

Çok çekiyoruz, en iyisi bu kulübün ismini değiştirelim de rahatlayalım diye hiç düşündünüz mü?

Benim burada olmamın temel nedeni kulübün isminin Amedspor olması. İsmi değiştirmek bizim için söz konusu olamaz.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine kayyum olarak atanan ve daha önce Diyarbakır vali yardımcılığı yaparken de tanıştığımız, hatta o zamanlar Diyarbakırspor maçlarına gittiğimiz, hatta şuanda da bizim kendi sloganımız olarak kullandığımız sloganı beraber söylediğimiz vali yardımcısı ve şuan ki kayyum bize bu teklifle maalesef geldi.

Her ne kadar konu basına çıktığında böyle bir şey yok dese de, bu teklifi yaptı bize, yanımda 7 kişi şahit var. Biz kendisine ziyarete gittiğimizde, Amedspor’un da kentin takımı olduğunu, halkın sempati duyduğunu, yerel yönetimlerden kulübe destek beklediğimizi söyledik. Kimse kalkıp devlet spor yapmaz, belediye spor yapmaz demesin.

Bugün Türkiye’nin liglerinde oynayan tüm üst sıralardaki takımlara bakın belediyelerin takımıdır, dolayısıyla belediyeler futbol takımlarına destek verebiliyor. Biz o taleple gittiğimizde, “bizi neden kongreye çağırmadınız, yönetime almadınız ve destek istiyorsanız adınızın değiştirilmesi gerekir” dedi. Biz de çok net söyledik. Benim burada olmamın temel nedeni Amed olmasından kaynaklıdır, belediye takımı iken hiç bir maçına bile gitmedim.

Daha önce Diyarbakırspor’da yöneticilik yaptım, o da bu kentin adını taşıyordu çünkü, ciddi bir karşılığı vardı. Bugün Amed’in de öyle bir karşılığı var. “Bizim bunu yapmamız söz konusu değildir” dedik. Her ne zorluklar yaşayacaksak yaşıyoruz ve yaşayacağız. Dolayısıyla Amedspor’un adı ağır geliyor, Amed isminin ağır geldiği gibi.

Amedsporun şuan ki durumu nasıl, ihtiyaçları neler?

Burası profesyonel bir spor kulübü ve bu kulübün içinde Türkiye’nin farklı coğrafyalarından gelen sporcu kardeşlerimiz var. Kulüp sadece erkek A futbol takımından ibaret değil. Sizin de bildiğiniz gibi bu kulübün bir de Türkiye süper liginde bir kadın futbol takımı var. Bu çok önemli bir değer, bu biraz gölgede kaldı maalesef.

Onun dışında engelli tekerlekli basketbol takımımız var, kadın voleybol takımımız var, altyapı da 300-350 gencimiz var. Malumunuz federasyon ve spor totonun verdiği iddia gelirleri hiçbir kulübü olmadığı gibi bizi de ayakta tutmuyor. Biz Amedspor olarak daha önce iyi kötü belediyeden amatör branşlarımıza destek alıyorduk.

Bugün onlar da yok. Hiçbir şekilde bir yardım kampanyası başlatamıyoruz. Bir SMS kampanyası başlatmak istedik, 1,5 yıldır izin verilmiyor. Dolayısıyla Amedspor ekonomik olarak da çok ciddi darda ve çıkmazda. Buradaki sporcu kardeşlerimiz profesyonel insanlardan oluşuyor, buraya yaşamını idame ettirmek için geliyor.

Siz para veremeyince bu başarısızlığa da neden oluyor. Bu sezonda, Amedspor hem belki bizim de yaptığımız bazı hatalar hem de ekonomik sıkıntılardan dolayı başarısız bir sezon geçiriyor. Dolayısıyla burada da Amedspor sevdalılarına sesleniyorum. Belki çok aşikâr bir şekilde yardımcı olmak cesaretini gösteremeyebilirler ama yardımcı olmak isterlerse her şekilde olabilirler.

“Açık bir şekilde yardımcı olamayabilirler” dedin, Amedspor’a katkı yapmak bir sorun mu yaratıyor?

Görüştüğümüz insanlar bunu dile getiriyorlar. Bu ne kadar doğru ne kadar yanlış ayrı mesele ama bunu dile getirenler var.

Geleceği nasıl görüyorsun?

Belki de baba olmanın verdiği endişelerdir bunlar ama ben ilk defa hayatımda geleceğe dair bu kadar karamsarlık içindeyim. Kürtler olarak değil sadece, bu ülkenin geleceğinin iyi olacağını düşünmüyorum.

Çünkü bugün herkesle bir çatışma içinde olan, özellikle Ortadoğu’daki komşularımızla ciddi çatışmalar içinde olan bir siyasi iktidar var. OHAL’in biran önce kalkması, insanların normal yaşama dönmesi gerekiyor. İnsanların düşüncelerine, seçtiklerine, iradelerine saygı duyulması gerekiyor. Umarım ki yanılırım ve bu ülke, bölge, Kürtler, hepimiz güzel günler görürüz.