Amed’de seçimin gölgesinde yas var!
Amed’de bu yıl güneş çok az açtı. Yağmur aylardır yağıyor. Bu yağmura sık sık ambulans sesleri eşlik ediyor. Bu ambulanslarda Kobane ve Şengal’de ölen genç bedenler var.
Türkiye’nin birçok yerindeki seçim heyecanını Amed’de görmek mümkün değil. Amed uzun süredir kara bir bulutun içinde, bundan yakın zamanda sıyrılması zor görünüyor…
Çünkü Amed’de yas var!
Sayamayacağım kadar çok cenaze geliyor. Amed her gün çocuklarının cenazesini karşılıyor. Amed IŞİD’e karşı savaşırken Rojava, Kobane ve Şengal’de şehit düşen çocuklarını bir bir toprağa veriyor.
Amed’de hüzün var…
Bu hüzün şehrin her noktasına sinmiş durumda. Amed’de bu bahar kuşlar ötmüyor, çiçekler açmıyor, yer gök hüzne boğulmuş… Dün gittiğim yas evindeki ana soruyor “neden?”, susuyorum, çünkü bu soruya verilecek anlamlı hiçbir cevap yok!
Amed’de umut tükenmek üzere!
Hükümetin çözüm sürecini devam ettireceğine dair bir umut yok. Amedliler hükümet programından basıma giderken “yanlışlıkla” düşenin, birkaç fasikül değil, aslında barış olduğuna inanıyor. Süreç bitti, Amed bunu hissediyor.
Amed yorgun!
Mücadele etmekten yorulmuş, evsizlikten, vatansızlıktan, çocuklarını toprağa vermekten yoruldu Amed! Amedliler bir yandan IŞİD zulmünden kaçarak gelen Ezidi ve Rojavalıları evlerinde, köylerinde, kamplarında misafir ederken, bir yandan da gelen yaralılara bakıyor. IŞİD’e karşı savaşta yaralanan yüzlerce gencin tedavileri evlerde yapılıyor.
Amed özlem içinde…
Dağdaki ve sürgündeki çocuklarına hasret Amed! Babasız çocuklar büyüdü, analar yaşlandı, herkes dünya gözüyle evlatlarını, babalarını, sevdiklerini bir kez görmeyi istiyor. Amed sevdiklerini bekliyor! Ama sevdiklerinin yuvalarına, ana ocaklarına dönmelerinin yolu inatla açılmıyor!
Amed öfkeli de!
Her gün gelen cenazeler öfkeyi arttırıyor. Amed her ne kadar “halkların kardeşliğine” bir şans vermeye çalışsa da, Türkiye devletine öfke her geçen gün büyüyor! Amed’in çocukları bu devletin IŞİD’e verdiği destekle, belki de bizim vergilerimizle ölüyor. Devlet izin vermediği için Amed hemen yanı başındaki çocuklarına ne ilaç, ne su, ne de yemek yollayamıyor. Amed’in çocukları gözlerinin önünde ölüyor!
Amed suskun, Amed sessiz, Amed öfkeli, Amed yasta…
Yağmur bugün de çiseliyor. Ben şehrin sokaklarında sessizce dolaşıyorum. Mardin Kapıya doğru yol alıyorum. Sesler geliyor. “Şehîd Namirin” sesi Amed’de göğe yükseliyor. Tanımadığım cenazeye yaklaşıyorum. Hangi genç, kaç yaşında, sevdiği var mıydı?
“Şehîd Namirin” sözü beni artık teselli etmiyor. Çocuklarımız elimizle uzansak tutabileceğimiz bir mesafede ölüyor. Hiçbir şey artık ne beni ne de Amed’i teselli etmeye yetmiyor!
Gece başımı yastığa koyuyorum. 30 yıldır yaptığım gibi bu gecede yitirdiğimiz çocuklara sığınıyorum…
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 15.05.2015