Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu kuruldu!

Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu kuruldu!

17 Şubat 2015’te Diyarbakır’da önemli bir platform kuruldu. Benim de içinde bulunduğum, IŞİD’in elindeki kadınlar için mücadele eden bir grup kadın, DTK ve KJA’nın desteğiyle bir araya gelerek Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformunu kurdular. Platform o günden bugüne sessizce kıymetli işler yapmaya başladı. Öncelikle Şengal’den Rojava’ya ziyaretlerde bulunarak IŞİD’in elindeki kadınlara ilişkin bilgileri toparladı. IŞİD’in elinde kalmış, tecavüze uğramış bazı kadın ve çocukları Güney Kürdistan’dan Diyarbakır’a getirerek, burada rehabilitasyonlarına destek verdi. Bunun yanı sıra ileride bir soykırım başvurusu yapılabilmesi için Güney Kürdistan ve Türkiye’deki Ezidi kamplarında, IŞİD’in vahşet ve tecavüzüne maruz kalmış kadınlarla görüşerek ileride yapılacak bir soykırım başvurusu için tanıklıkları topluyor.

Platform bugün Diyarbakır’da, savaş ve çatışma bağlamlarında toplumsal cinsiyet ve şiddete yönelik bir çalıştay düzenledi, yarın da bir basın toplantısı ile platform son Şengal ziyaretini, kadınlarla Şengal’de yapılan görüşmeleri, ve IŞİD’in elindeki kadınlar için mücadeleye yönelik bundan sonraki yol haritasını kamuoyu ile paylaşacak.
Şuan 4000-7000 arasında kadın IŞİD tarafından zorla alıkonulmakta. Bu kadınların çoğu Ezidi olmakla beraber içlerinde Süryani, Türkmen, Arap, Kürt kadınlar da var. Son 1 yıl içerisinde IŞİD’in elinden kurtulan ya da kurtarılan kadınların sayısı ise 1000 civarında. Kurtarılan kadınların 400’ü Duhok’ta Kürdistan Bölge yönetiminin kurduğu bir sığınma evinde tutulmaktalar. Bir kısmı ise Batılı sivil toplum örgütleri vasıtasıyla Almanya’ya götürülmüş durumdalar. Bu kadınların rehabilitasyon süreci orada devam ediyor. Ezidi örgütlerinin bir kısmı bu kadınların mümkünse kendi topraklarından çıkarılmadan, kendi kültürlerinden uzaklaşmadan, tedavi süreçlerinin kendi vatanlarında yapılmasından yanalar. Ancak şuan için bu kadınlara Güney Kürdistan’da bu hizmeti verebilecek bir merkez tam anlamıyla kurulabilmiş değil.
KJA temsilcisi ve platformun kurucularından Sabriye Orak açılış konuşmasında bu kadınların tutulduğu ve pazarlandığı ana merkezlerin Musul, Kerkük, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Irak ve Rakka olduğunu belirtiyor. Orak gayrimüslüm kadınların “kelime-i şehadet” getirerek satıldıklarını ve birçoğunun 20-30 kere satıldığını belirtiyor. Şengal’den henüz birkaç gün önce gelen Orak, görüştükleri kadınların birçoğunun “Bizler aslında yaşayan ölüleriz” dediklerini belirtiyor.
Ortadoğu’nun bugünkü sistemine 2 alternatif: IŞİD veya Rojava!
Çalıştayda savaş alanı olarak kadın bedeni, cinsiyetçi şiddeti görmek, bilmek, anlatmak, cinsel taciz ve tecavüze karşı hukuki mücadele ve cinsel şiddetin psiko-sosyal etkileri, detaylı tartışılan konulardı. SAMER’den Yüksel Genç, IŞİD’in politik ve ideolojik bağlamını anlatırken, IŞİD’in Rojava’da yenilmesinin önemine de değiniyor. Rojava’daki bu yenilgi sadece askeri bir yenilgi değil, bu IŞİD’in tüm Ortadoğu coğrafyasına sunduğu alternatif yaşam biçiminin de bir yenilgisi aslında. Genç bunu şöyle değerlendiriyor: “IŞİD’in politikaları Ortadoğu’da başarı kazandı, başarı kazanamadığı tek yer var, Rojava. IŞİD’in Rojava’da başarı kazanamamasının nedeni için çok şey söylenebilir, ama bence en önemli olan, IŞİD’in Rojava’ya bu kadar yüklenmesinin nedeni, Rojava’daki sistemin de Ortadoğu’ya alternatif yeni bir toplumsal sistem sunması. Hem IŞİD hem Rojava her ikisi de alternatif olmaktan bahsediyor, her ikisi de Ortadoğu’ya yeni bir sistem sunduklarını söylüyor. Orada bu 2 pozisyonun çatışması var, 2 ayrı dünyanın, 2 ayrı toplumsal tahayyülün savaşı, değerler savaşı var. Ve bu savaşın merkezinde cinsiyetçilik gerçekliği var.”
Ortadoğu halklarının bir parçası olarak bizler, hangi toplumsal tahayyüllün, hangi değerlerin kazanmasını istiyoruz? Kadını köleleştiren, esir pazarlarında satan bir toplumsal yaşam mı, yoksa kadının karar alıcı özne olduğu, toplumsal sisteme erkekle birlikte eşit katıldığı bir yaşam mı?
Eğer ikinciyi tercih ediyorsak, o zaman IŞİD’e karşı, IŞİD zihniyetini taşıyan yönetimlere karşı, IŞİD’i destekleyenlere karşı hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor!
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 05.10.2015