Kategoriler
Yazılar

Zagros Zagros’tur, Amed Amed’dir!

Zagros Zagros’tur, Amed Amed’dir!

2014 yılı bahar ayıydı. Yüksekova çarşısında, tezgâhlarda satılan bahar otlarının taze kokusu arasında gezerken Yüksekova Haber’den sevgili Necip Çapraz bana Zagros İş Merkezini göstermiş ve bu binanın talihsiz kaderini anlatmıştı. 8 katlı Zagros İş Merkezi kurulduğu 2005 yılında 2 kez bombalanmıştı. O dönem Hakkari ve Yüksekova’da iki günde bir patlamalar oluyordu. Daha sonraki yıllarda ses bombası konulmuş, 2011 yılında iş merkezinin yakınlarına bomba koymaya çalışan 1 kişi halk tarafından yakalanmış, etkisiz hale getirilmiş ve ardından olaylar çıkmıştı.

Zagros İş Merkezi bu sefer Zagros dağlarından gelen ismi ile gündeme geldi. Sadece bu iş merkezine değil Bölgedeki birçok iş yeri ve parka, sınırın hemen doğusunda, İran ve Irak arasında yer alan büyük dağ silsilesi Zagros dağlarının ismi verilmiştir. Kürtler antik çağlardan beri Zagros dağları bölgesinde yaşamaktadırlar. Medyada çıkan haberlere göre,  Tümen Komutanı, Emniyet Müdürü ile birlikte araba ile geçerken Zagros ismini görüp ‘Bunu hemen değiştirin’ talimatı veriyor.  Bu talimatı alan emniyet yetkilileri, iş merkezinin ismini söküyor. Buna itiraz eden işyeri sahipleri tehdit ediliyor.
Her geçen gün 90’ların da gerisine düşmekteyiz.
Geçen hafta Diyarbakır’da kayyum yıllardır belediyeden aldığı desteğin devamı için,  Amedspor’un isminin değiştirilmesini şart koşuyor.  Kulüp Başkanı Nurullah Edemen’in açıklamasından kayyumun kendilerine “Neden Amed? Amed diye bir isim yoktur” dediğini öğreniyoruz. Kayyum olarak atandığı Kürt şehrinin, Kürtçe ismini “bilmeyen” bir kayyumla karşı karşıya olduğumuza mı üzülelim, Kürtlere bunu böylesine pervasızca sorabildiğine mi, doğrusu bilemedim.
Devletin Kürtçe ile imtihanı bunlarla sınırlı değil elbet!
Henüz birkaç gün önce, Aydın’da, bir “öğretmen”  Kürtçe müzik dinleyen 6 öğrencisini şikâyet edebildi. (Öğretmen kelimesini özellikle tırnak içine alıyorum, çünkü öğrencisini kendi dilinde müzik dinlediği için şikâyet edebilen birine eğitimci sıfatı vermek istemiyorum).  Açık ve bariz bir şekilde ayrımcılık ve nefret suçu işleyen “öğretmen” hakkında soruşturma açılması gerekirken,  ne yapıyor “yüce” devletimiz, öğrencileri gözaltına alıyor. Sen misin kendi anadilinde müzik dinleyen!
Diyarbakır’da belediye tarafından bin bir güçlükle açılan, çocuklara anadilinde Kürtçe eğitim veren Zarokistan (çocuk yurdu) isimli kreşin tüm çalışanları kayyum tarafından işlerinden uzaklaştırıldı ve kreş Türkçe eğitime geçti. Van Edremit’te bulunan  “Kadın” ve “Barış” parklarının isimleri de kayyum tarafından değiştirildi. Kadın parkının ismi “Şehit Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk”, Barış parkının ismi ise “Şehit Polis Memuru Fethi Sekin” olarak değiştirildi.
Bu yazıyı bitirirken medyada yeni bir haber geçiyordu. Diyarbakır’da kayyum birçok çalışanını işten attığı Dengbej Evi’ne “siyasi şarkı” yasağı getirmiş! Haberi önce algılamakta gerçekten zorlandım. Dünyanın her dilinde siyasi şarkılar, aşk şarkıları kadar sevilir, söylenir. Yasaklansalar da sevilirler, söylenirler. Hatta belki daha fazla sevilirler, söylenirler. Kürtlerin stranlarının, klamlarının çoğunluğu da siyasi göndermeler içerir. Kayyum bununla da kalmamış. Sur için yazılan ve çoğu turistler için hazırlanan rehber ve resim kitaplarının üzerinde “Amed” yazdığı için dağıtımını da durdurmuş.
Belli ki devletin, hükümetin artık Kürtle olduğu kadar Kürt dili, Kürt kültürü ve Kürt tarihi ile de derdi var. Yakında otlarımızın, yemeklerimizin, kengerin, siriğin, meftunenin, şilkinin, tırşikin ismini değiştirmeye kalkarlarsa hiç şaşırmam.
Peki, ne yapalım şimdi?
Madem sen benim Zagrosumun ismini değiştirmek istiyorsun, ben de senin Ilgazının ya da Kaçkar’ın ismini mi değiştirmeye çalışayım? Bir yüzyıl da bunun için mi savaşalım?
Bir düşün, insanlık tarihinden daha eski olan Zagros ya da Ilgaz başka bir şey olur mu?
Amed Ameddir!
Zagros Zagrostur!
Kaçkar Kaçkardır!
Türkçe olduğu gibi Kürtçe de vardır. Milyonlarca insanın anadilidir!
Ve siz sevmiyorsunuz diye bizler ne Zagros’tan, ne Amed’den, ne kültürümüzden, ne de dilimizden vazgeçecek değiliz!
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 24.02.2017