Çocukken karşı komşumuzun büyük oğlu, her akşam karanlık çökünce bahçede bir şeyler yapardı. Önceleri ne olduğunu anlamazdık. Daha sonra öğrendik. Meğer gündüz gizli gizli çaldığı Kürtçe müzik kasetlerini, bir poşete sarıp toprağa gömermiş her akşam. İşte öyle yasaktı dilimiz. İlkokulda öğretmenimiz “Kürtçe konuşmak kötüdür, konuşan da kötüdür” deyince garip hissederdik kendimizi, okuldan eve dönünce uzun uzun bakardık Kürtçe konuşan anamıza babamıza, onlar konuşurken kelimelerini Türkçesiyle düzeltmeye çalışırdık, iyi insanlardı anamız babamız, öğretmenimizin dediği gibi “kötü” olmasınlar isterdik.
Anadilimiz üzerindeki yasaklar, Kürt çocuklara büyük bir travma yaşattı. Anadilinin yasaklanması, aşağılanması sadece acı vermedi, eğitim yaşamında geri bıraktı, ne anlatıldığını anlamadığı için “geri zekalı” muamelesi gördü binlerce Kürt çocuk, aileler içerisinde çatışmalar yarattı, çocuklar anadan babadan büyükanneden koptu, dilinden, kendinden utanarak büyüdü. Dilden uzaklaşınca bir insan, o dilin kapsadığı evren de uzaklaşıyormuş meğer. Zengin yoksul, eğitimli eğitimsiz fark etmez, Kürt çocukların hemen hepsi dillerinin yasaklanmasından kaynaklı travmaları farklı şekillerde deneyimledi.
İki gün önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosunda oynanacak olan Kürtçe tiyatro oyunu Bêrû (Yüzsüz), “genel kamu düzenini bozabileceği” gerekçesiyle sahnelenmesine saatler kala yasaklandı. Yasağa karşı tepkiler büyüyünce İstanbul Valisi önce “Bêrû tiyatro oyunu PKK propagandası nedeniyle yasaklanmıştır” şeklinde bir açıklama yaptı.
Daha sonra da oyunla ilgili soruşturma başlatarak şu açıklama yapıldı: “Tüm kurgusu PKK terör örgütünün ülkemize karşı yürüttüğü terör propagandasına dönüştürülmek suretiyle oluşturulduğu yönünde güvenlik güçlerimizin tespiti söz konusudur. Bir tiyatro oyununun PKK terör örgütünün propagandasına dönüştürülmesi asla kabul edilemez. Konuyla ilgili olarak soruşturmalar başlatılmıştır”.
Bêrû yani Yüzsüz, İtalyan oyun yazarı Nobel Ödüllü Dario Fo tarafından 1970 yılında, PKK kurulmadan önce yazılmış bir oyun. Oyun Devlet Tiyatroları tarafından 2014’te Türkçe oynanmış ve uzun yıllardır Kürtçe olarak da sahneleniyor. Türkiye’nin ve dünyanın birçok şehrinde Bêrû, onlarca kez Kürtçe de oynanmış, bazen kapalı gişe oynamış. Oyun bir politik bir komedi, bir patron ve işçinin hikayesini anlatıyor. Konusu kısaca şöyle: Fiat’ın patronu Kızıl Tugay tarafından kaçırılırken araba kaza yapıyor ve o sırada, fabrikanın işçisi Antonio oradan geçiyor. Antonio kazayı görüyor ve adamı kurtarıyor. Yüzü parçalanmış adama ceketini sarıyor, hastaneye bırakıp kaçıyor. Daha sonra ceketinin cebinde kimliği kaldığından dolayı, patronu, işçiyi teşhis ediyor ve patron işçinin yüzünü alıyor.
Yıllardır Türkiye’de bu Yüzsüzler tiyatrosunu en acı şekilde deneyimliyoruz zaten. Durumumuz tam da Bêrû’daki gibi. Dilimizi verdik, şarkılarımızı gömdük, köylerimiz yakıldı, memleketimizden vazgeçtik, ama yok, yetmiyor. Onlar yüzümüzü de istiyor!