Yerde bırakılan cenaze, teslim edilmeyen cenaze, gömülemeyen cenaze!

Yerde bırakılan cenaze, teslim edilmeyen cenaze, gömülemeyen cenaze!

Aysel Tuğluk’un annesi Hanım Tuğluk’un cenazesine yapılan çirkin saldırıya karşı toplumda önemli bir tepki oluştu. Bu umut verici. Ancak cenazelere saldırı bu topraklarda ilk defa olmuyor.  Geçmişte Ermeni, Süryani ve daha birçok azınlık mensubu insanlara ait cenazelere yapılan saldırıları biliyoruz. Takılar, altın dişler için mezardan çıkarılan ölüleri birçoğumuz duymuşuzdur.

Kürt illerinde ise uzun süredir, mezarlık ve cenazelere saldırılar devam ediyor. Bölgede kırsal alanlarda bulunan PKK’lilere ait mezarlıklar son 2 yıldır birçok kez tahrip edildi. Son 2 yıldır devam eden bu kuralsız savaş, Kürdün sadece dirisi değil, ölüsünü de etkiliyor. Aylarca yerde kalan cenazeler, bozulmasın diye buzluğa konulan cenazeler, uzuvları kesik gelen cenazeler…
Operasyonların yoğun olduğu dönemlerde bölgedeki din adamları, Seydalar, imamlar ile sık sık bir araya geliyorduk. Bu bir araya gelişlerimizin nedeni çoğunlukla yerde bırakılan cenazeleri nasıl kaldırabileceğimiz ya da gelen cenazeleri yıkayabilecek bir cami, bir imam bulmak içindi. Çatışmalarda ölen PKK’lilerin cenazelerinin bir kısmı uzuvları kesik bir şekilde geliyordu çünkü. Bazen gömmeden önce cenazeleri uzun uzun toparlamak, gömebilmek için cenazeyi bir bütün haline getirmek gerekiyordu. Her imam yıkayamıyordu bu cenazeleri. O dönem hem bu konuyu yazmış, hem de din adamları ile konuya ilişkin İMC TV’de bir program yapmıştım.[1]

“Teröristin cenazesi yerde bekletilir”
diye bir kanun mu var bu ülkede?

Peki, bugün durum nedir?
Henüz 3 hafta önce, Şırnak’ın Güneyçam köyü yakınlarında, çatışmada ölen bir kadının cenazesi günlerce yerde bekletildi. Askerler ve korucular cenazenin kaldırılmasına izin vermediler. HDP milletvekili Aycan İrmez bu konuda soru önergesi de verdi ama nafile! Devlet ölü bedeni bu şekilde yerde bekleterek cezalandırabileceğini düşünüyor olmalı.
Bölgede birçok cenaze ailelerine teslim edilmiyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında bu konuda İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin yaptığı bir açıklama var.[2] Bu açıklamaya göre 50’nin üzerinde aile İHD Diyarbakır Şubesi’ne cenazeleri için başvurmuş durumda. PKK’lilerin cenazeleri arazide bırakılıyor. Bu cenazeler ailelerine teslim edilmiyor ama resimleri sosyal medyadan bol bol paylaşılıyor. “Terörist” kelimesi her türlü zulmü örtmenin aracı haline geliyor.  Diyelim ki öldürülen kişi “terörist”. “Teröristin cenazesi yerde bekletilir” diye bir kanun mu var bu ülkede? Türkiye’deki kanunlara göre kolluk kuvvetlerinin cenazeleri savcılığa teslim etmesi, savcılığın da gerekli işlemlerden sonra aileye teslim etmesi gerekiyor. Yani cenazelere yapılan bu uygulamalar yasadışı, kanunsuz uygulamalardır. Ancak birçok konuda olduğu gibi bu konuda da keyfilik almış başını gidiyor.
Dini ritüellerin engellenmesi ise bölgede gittikçe sıradanlaşan bir olaya dönüşmeye başladı.  Görüştüğüm kıymetli bir Seyda, PKK’lilerin cenaze işlemlerini yapmak üzere cami bulmakta çok zorlandıklarını, çünkü camilerin, kendilerine gelen talimattan dolayı,  çatışmada öldürülen bu kişilerin cenaze işlemlerini yapmayı reddettiğini söylüyor. Düşünün ki Tanrı’nın kutsal yeri addedilen bir mekânda, bu dünyadaki yolculuğu bitmiş bir beden yıkanamıyor, duası okunamıyor…
Yine bölgenin farklı yerlerinde, DNA testi yapılmasına rağmen ailelerine verilmeyerek kimsesizler mezarlığına gömülen onlarca cenaze var. Gazete Şûjin’in haberine göre, Temmuz ayında açıklanan verilere dayanarak,  19 cenaze Nusaybin kimsesizler mezarlığına, 21 cenaze Urfa kimsesizler mezarlığına, 6 cenaze İstanbul,  6 cenaze ise Diyarbakır kimsesizler mezarlığına defin edilmiş durumda.[3] Bu uygulama anayasanın hangi maddesinde yazıyor? Bu uygulamayı hangi din olumluyor?
Sadece PKK’liler değil, sivil insanlara da bu yasadışı uygulamalar keyfi olarak uygulanabiliyor. “Teröristti” ya da “işbirlikçiydi” demeniz yeterli.  Henüz Temmuz ayında Dersim’de öldürülen minibüs şoförü Ercan Güneş’in cenazesi cem evine valilik kararı gösterilerek alınmadı. Hangi dünyevi kurum ya da kişi, dünya kurulduğundan beri insan olmanın temel koşul ve haklarından biri olan cenaze işlemleri hakkını Ercan Güneş’ten alabiliyor? Türkiye’de hangi kanunda bu yazıyor?
21. yüzyılda, gömülme hakkından bahsediyorum sizlere. Dünya kurulduğundan beri tüm din ve inançlarda korunan bir haktan bahsediyorum. Ve aynı zamanda Türkiye dâhil dünyadaki tüm devletlerin hukukunda korunan bir haktan bahsediyorum. Uluslararası hukukça korunan bir haktan bahsediyorum. Bugün Türkiye’de bu uygulamalarla, anayasa, kanunlar, uluslararası sözleşmeler, insancıl hukuk çiğneniyor. Tekrar vurgulamak istiyorum, bu uygulamaların hepsi kanun dışıdır. İnsanların evlatları kurda kuşa yem ediliyor. Gömülme, defnedilme, kederlenme, matem tutma, ölüyü anma, tüm bu temel haklar insanların elinden alınıyor. Böylesi temel bir hak korunamayınca başka bir ırkçı güruh da gelip Hanım Tuğluk’un cenazesini mezardan çıkarttırabiliyor!
Sonra da mezarlığa, cenazeye saldırı sanki ilk defa oluyormuş gibi “örf ve adetlerimizde yok” açıklamaları yapılıyor. Peki ya cenazeleri yerde bırakmak, cenazeye işkence etmek, ailelerine vermemek, dini ritüellerinin yapılmasını engellemek, bunlar örf ve adetlerinizde var mı?

Nurcan Baysal
*As published in T24 on 17.09.2017