Silopi’de katledilenler önemli değil, biri ‘terör’dür, ama diğeri ‘kamu düzeni’dir!

Silopi’de katledilenler önemli değil, biri ‘terör’dür, ama diğeri ‘kamu düzeni’dir!

Bu sabah yine bir katliam haberi ile uyanıyorum. Bu sefer polis Silopi’de halkı taramış. Ben bu satırları yazdığımda 3 kişi ölmüş, 15’in üzerinde de yaralı vardı. Katledilenlerden biri 13 yaşında bir çocuk. En az 6 evin yandığı söyleniyor. Silopi’de yaşayanlar caddelerde yürümenin imkânsız hale geldiğini, polislerin evlerin damlarına çıktığı belirtiliyor. Polis yaralıları taşıyan ambulansın lastiklerini bile tarıyor. Birçok mahallede çatışma var.
Sosyal medyada bir avuç insan Silopi’de yaşananları duyurmaya çalışırken, Türkiye’de ise medyanın çoğu ve “barış yanlısı” geçinip her gün televizyonlarda boy gösteren gazetecilerimiz, yazarlarımız, akademisyenlerimiz yine sus pus!

Akşama doğru yavaş yavaş düşerler kanallara, “kamu düzeni tesisi” gibi laflarla başlarlar cümlelerine, sonra da PKK’nin biran önce silahlarını bırakması ile bitirirler.
Bugün Silopi’de katledilenler mi! Onlar önemli değildir, tıpkı barış süreci başladığından beri Cizre’de, Suruç’ta, Lice’de, sınırda katledilen onlarca Kürt çocuk gibi, tıpkı Roboski’de, Zergele’de katledilen sivil Kürtler gibi…
Önemli olan süreçtir. Kürdün kanı da arada akacak tabi, bu sorun değildir! Polislere yapılan “kalleşçe”dir, ama neredeyse her gün öldürülen, vatanı bombalanan, ormanları yakılan Kürtlere yapılanlar kalleşçe değildir. Biri “terör”dür, ama diğeri “kamu düzeni”dir!
Bölgede dağ taş ormanlar devlet eliyle haftalardır yakılmakta, insanlar yaka paça gözaltına alınmakta, köyler boşaltılmakta, devlet canı kan istedikçe kan almakta, Kürtlerin sevdiklerinin cenazesine bile ulaşmasını engellemekte… ama bunlar önemli değildir! Önemli olan AKP’nin çözüm süreci boyunca göstermiş olduğu  “samimiyet”tir.
Bunca yıldır öfkemi ve kederimi terbiye etmeye çalışıyorum. Ama artık vazgeçtim! Sadece devlete karşı değil, bu zulümlere sessiz kalanlar, sizlere karşı da çok öfkeliyim. Devlet kadar sizleri de bağışlayabileceğimizi sanmıyorum!
Sizler öylesine bir ahlaki kokuşmuşluk içindesiniz ki, ben gittikçe sizlere değmeden yaşamanın yolunu arıyorum.
Bir gün elbet geriye anlatılacak hikâyelerimiz kalacak! Bu hikâyelerde sizlere de kralın soytarısı rolü bırakılacak!
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 07.08.2015