Kategoriler
ahvalnews

Rahip Aho’nun şahidiyim, Süryani halkının şahidiyim

Birkaç gün önce Mor Yakup Kilisesi’nin Süryani Rahibi Sefer Bileçen (Aho)  “örgüte yardım ve yataklık etmek” iddiasıyla Nusaybin’de tutuklandı. Rahip Aho’nun tutuklanması birçok kişi benim de vicdanımı derinden yaraladı.

Rahip Aho İstanbul doğumlu bir Süryani. Uzun yıllar turizmcilik yaptıktan sonra kendisini ruhani hayata adıyor. İngiltere’ye gidip eğitim alıyor ve Mor Yakup Kilisesi, halk içindeki adıyla Deyr Gazalke’ye rahip olarak dönüyor.

Deyr Gazalke ‘ceylanların manastırı’ anlamına geliyor. Rivayete göre manastır yapılırken, harç yapmak için su yokmuş dağda ve her gün ceylanlar gelip sütlerini sağdırıyorlarmış harç için. Deyr Gazalke, Bagok dağında, kayaların üzerinde bir manastır. Manastırın mutfağı bile bir kayanın içinde.  Manastır 90’larda köylerin boşaltılması, Süryanilerin Avrupa’ya göçü nedeniyle uzunca bir süre kullanılmadığı için sahipsiz kalıyor, bir harabeye dönüşüyor.

Rahip Aho, o harabeyi temizliyor. Avuçları ile taşları tek tek temizliyor, sırtında toprağı taşıyor, çiçekleri, ağaçları tek tek ekiyor. O harabeden muhteşem bir manastır yaratıyor. Öyle güzelleştiriyor ki birçok insanın dikkatini çekiyor. Her yıl binlerce misafir gelmeye başlıyor.  Sadece bölgede yaşayanlar, öğretmenler, doktorlar değil, devlet memurları, vali yardımcıları, alay komutanları, yüzbaşılar… Bölgeden geçen herkes manastıra ya bir kahvaltıya ya da bir çay içmeye uğruyor.

Nitekim Rahip Aho’nun kapısı da herkese açık oluyor. Manastırda yıllarca tek başına yaşıyor, pişirdiği çörekleri gelen misafirlerine ikram ediyor. Doğa dostu bu rahip, manastır ve çevresini cennete çeviriyor. Bir arkadaşım bugün Rahip Aho’nun saatlerce çocuğuna yabancı dil öğrenmenin önemini anlattığından bahsetti.  Rahip Aho iyi bir öğretmendir de.

Barış süreci ile birlikte Bagok ve çevresindeki Süryani köylerine Süryanilerin dönüşleri de başlıyor. Yaklaşık 150-200 arası Süryani dönüyor bu süreçte. Çoğunlukla kışları Avrupa’da geçirip, yazlarını kendi toprakları Turabdin’de geçirmeye başlıyorlar. Kışın kalan birkaç aile de oluyor. Barış sürecinin getirdiği bahar iklimi ile beraber Süryaniler de onlarca yıl sonra topraklarına kavuşmaya başlıyorlar.

Barış sürecinin bitmesi ile birlikte Süryanilere baskılar tekrar başlıyor. Daha önce de sık sık Bölgedeki Süryanilerin yalnızlığını ve onlara yapılan baskıları yazmıştım. Son birkaç yılda devlet manastır arazilerini almaya çalıştı, korucular tekrar Süryanilerin topraklarına göz diktiler, kalan bir avuç Süryani sık sık tehdit edildi, henüz geçen yaz Süryani halkının zeytinleri ve üzüm bağları  “bilinmeyen bir nedenle” yandı. O “bilinmeyen nedeni” hepimiz biliyoruz sanırım.

Bir avuç kalmış Süryani halkı yüzyıldır baskılara direnmeye çalışıyor.  Ne zulüm ne baskı bitmiyor. Sadece devletin zulmü de değil bu, Müslüman Kürt komşuları da onlara sahip çıkmıyor. Bu insanların köylerini, mal ve mülklerini ele geçirmek için bin bir çeşit yöntem deneniyor. “Gavurun malı helaldir” yaklaşımıyla Süryani halkına ait mal ve mülklere yüzyıldır “devlet-halk el ele” el koymaya devam ediyor.

Hiçbir ayrım gözetmeksizin yıllardır manastıra gelen herkesi büyük bir sevgiyle ağırlayan Rahip Aho’yu tutuklamak yüzyıldır devam eden bu baskının bir parçası. Aho’yu tutuklamak Avrupa’ya göçe zorlanmış ve geri dönüş yapmak isteyen Süryanilere gözdağı vermekten başka bir şey değil, aynı zamanda tekrar topraklarına dönen Süryanilere de buralardan gidin demektir.  Son birkaç günde onlarca Süryani ile görüştüm, “bize ne olacak” diyorlar. Evet, ne olacak bir avuç kalmış bu güzel halka? Süryani halkının kafalarını koydukları yastıklarda yine yalnızlık var, korku var, gelecek kaygısı var.

Şimdi Aho’nun, Süryani halkının şahitliğinize, şahitliğimize ihtiyacı var. Son 10 yılda Rahip Aho’nun çayını içen binlerce insana sesleniyorum. Hepiniz oradaydınız. Aho’nun insanlığına, misafirperverliğine, bir bitkiyi nasıl yetiştirdiğine, ev sahipliğine şahitsiniz. Rahip Aho’nun o manastırda ne yaptığına hepiniz şahitsiniz. Şimdi ya bu güzel adamın içeride kalmasına izin vereceksiniz, ya da yüksek sesle “yalnız değilsin Aho, bizler sana şahidiz” diyeceğiz!

Ben Aho’nun şahidiyim, ben Süryani halkının şahidiyim.

Not: Bu yazı yazıldıktan üç gün sonra Rahip Aho serbest bırakıldı.