Kategoriler
Yazılar

Pembe dantelli yastık

Pembe dantelli yastık
Geçen hafta sosyal medyada ufak bir haber geçiyordu. Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Efşe (Kaleli) köyündeki Ezidi taziye evi, Mardin Büyükşehir Belediyesine atanan kayyum tarafından iş makineleriyle yıktırılmıştı. Daha sonra bu taziye evinin “sit alanı” olduğu gerekçesiyle bakanlığın talimatı ile yıkıldığını öğreniyoruz.

Yüzyıllardır Ezidilere ait olan Efşê (Kaleli) köyünde yaşayan Ezidiler, baskıların artması sonucu 1980’li yıllarda göç etmek zorunda kaldılar. Yıllar sonra Ezidilerin bir kısmı köylerine geri dönmeye karar verince sorunlar da başladı. Önce köyün bulunduğu alan sit alanı ilan edildi.

Bazı çevre köyler Efşe köyünün arazilerinin kendilerine ait olduğunu iddia etmeye başladılar. Korucular da Ezidi köylülere baskı yapmaya başladılar. 2 yıl önce dönen aileler 2017 yılında bir taziye evi ve ibadet yeri yapmak için inşaata başladılar.

Resmi makamlarca yapımına izin verilen inşaat, daha sonra, Şubat 2018’de mühürlendi. Taziye ve ibadet evinin mühürlenmesine rağmen inşaatı durdurmayınca Ezidiler, tehditlere maruz kaldılar. Kendisi de Ezidi olan HDP milletvekili Ali Atalan’ın medyaya yaptığı açıklamalara göre, korucular Ezidi köylülerden, 800 bin Euro para isteyip, köylüleri ölümle tehdit ettiler.

Geçen hafta bu 2 katlı taziye evi iş makineleri tarafından yıkıldığı zaman HDP’nin bir diğer Ezidi milletvekili Feleknas Uca, taziye evinden arta kalanları paylaşmıştı twitter hesabından. Yıkıntıların ortasındaki pembe danteli yastık, beni yıllar önce ziyaret ettiğim başka bir Ezidi köyüne götürdü, Baadre’ye.

Ocak 2015’te ziyaret ettiğim en büyük Ezidi köylerinden biri olan, Musul sınırındaki Baadre köyü, o dönem, İŞİD’den kurtarılan kadınların barındığı bir yere dönüşmüştü. İŞİD tarafından tecavüz edilen, satılan ve daha sonra bir şekilde kaçabilen ya da kurtarılan birçok Ezidi kadın bu köyde kalıyordu. Birçoğunu ailesi geri kabul etmemişti.

Çok soğuk bir kış günü, Ezidi kadınların korkunç hikâyelerini dinledikten sonra, gece, Ezidi Şeyhinin evinde, o genç kadınlar ve Ezidi kız çocuklarla birlikte bir odada uyumaya çalışmıştım. Odada fazla bir şey yoktu. Bana yer yatağında başımı koymam için pembe dantelli bir yastık vermişlerdi.

Bu yastık, o evde korumaya alınan, ailesini kaybetmiş, Ezidi bir kız çocuğuna aitti, Musul’daki evinden getirmişti. Belki de eski yaşamından kalan tek şeydi, yıkıntıdan kalan tek şey. Karşımdaki ufak pencereden Musul’un ışıkları görünüyordu. Uyku sırasında Ezidi kadınlar ve kız çocuklar inliyorlardı. Gece inlemeleri dinliyordum. Acaba rüyalarında hangi sevdikleri katlediliyordu?

Hemen birkaç kilometre ötedeki Musul’da evlerde tutulan, işkence edilen kadınların seslerini duyar gibiydim. Pembe dantelli yastığa başımı koyamamış, kucağıma alıp, sıkıca sarılıp, tüm gece zulmün merkezi Musul’un ışıklarını izlemiştim.

Efşê’de yıkıntıların arasındaki pembe dantelli yastık bana tüm bunları tekrar hatırlattı. Ezidilerin yaşadıkları zulmü, soykırımı…

Bölgenin birçok yerinde sivil toplum örgütlerinin desteği ile DTP’li belediyeler tarafından kurulan Ezidi kampları zamanla kapandı.

Türkiye’ye gelen, kimi zaman sayıları 30 bini bulan Ezidilerin ciddi bir kısmı Güney Kürdistan’a ve Rojava’daki kamplara döndüler. Çok az bir kısmı Avrupa’ya gidebildi. Artık dönecek hiçbir yeri olmayan Ezidiler, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan Fidanlık Kampında kalıyorlardı.

Diyarbakır’da belediyelere kayyum atandıktan sonra, 2017’nin ilk günlerinde bu kamp boşaltılarak kampta kalan 1200 civarında Ezidi Midyat’ta bulunan AFAD kampına zorla gönderildiler. Ezidiler bu kampa gitmek istemiyorlardı. Ancak başka bir seçenek tanınmadı. O gün kamptan gözyaşı ile çıkan birçok Ezidi kamptan atılmalarını, Şengal’den kaçtıkları güne benzetmişlerdi.

O günden bugüne neredeyse 1,5 yıl geçti. Midyat kampına zorla gönderilen Ezidilerden kimse haber alamadı, bu kampa ne sivil toplum örgütleri, ne de yıllardır Ezidi kamplarında çalışan gönüllüler alınmadılar. Ezidi Vakıfları bile bu kampta neler yaşandığını bilmediklerini, çünkü kampa giremediklerini söylüyorlar. Ezidiler bu kampta tam bir izolasyon içinde yaşıyorlar.

30 kadar Ezidi aile de Batman Beşiri’de kendi başlarının çaresine bakmaya çalışıyorlar. Burada kalan Ezidi ailelere sürekli gıda desteği götüren bir arkadaşım, daha önce buradaki Ezidilerin bir şeye ihtiyacı olmadığını ama belediyeler kayyumların eline geçtikten sonra, belediyelerin buralarda kalan Ezidi aileleri desteklemediğini ve şuan çok sıkıntı yaşadıklarını anlatıyor.

Geçen yıl, tam da referandum gecesi Viranşehir’e bağlı Zewra köyünde Ezidilere ait mezarlıklar yerle bir edilmişti. Şimdi bir Ramazan günü, Ezidilerin taziye ve ibadet evi yıkılıyor. Pembe dantelli yastık öyle işte, yine yıkıntıların arasında, yerde…

Bu sefer Musul kadar uzak değil, hemen yanı başımızda, bu ülkenin toprakları içerisinde, bir avuç kalmış Ezidi, kendi topraklarını, köylerini terk etmemek için bizden destek bekliyorlar.

Onları duyabiliyor muyuz?

Yıkıntıların arasındaki pembe dantelli yastığı görebiliyor muyuz?