Kategoriler
Yazılar

Neredesin vicdan, neredesin adalet?

Vicdan ve adaleti bu topraklarda mumla aradığımız günlerden geçiyoruz. Her gün yaşanan adaletsizlik ve vicdansızlıklara ilişkin onlarca mesaj alıyorum. Bunların bir kısmı cezaevine giren yeni doğum yapmış kadınlara ilişkin.

Doğum yapmış kadınları cezaevine
yollamanın dayanılmaz keyfi

OHAL ilanından beri 25 kadın doğumdan hemen sonra gözaltına alınmış durumda. Bu rakamları ve bu kadınlara ilişkin detaylı listeleri, bu kadınların sorunları ile ilgilenen MağduriyetlerTR girişiminden aldım. Raporu CHP milletvekili Gamze İlgezdi hazırlamış. Yollanan raporu incelediğimde bazı kadınların sedyeye kelepçelendiğini, bazılarının yeni doğan bebekleriyle cezaevine girdiğini, bir kadının tutulduğu nezarethanede tek başına doğum yaptığını, kiminin kuvözde hasta bebek bıraktığını, kiminin stresten sütünün kesildiğini görüyoruz. 2 gün önce, Adana’da  hemen doğum sonrası adliyeye götürülen Derya Gül’ün ailesine ulaştım. Derya Hanım’ın 22 aylık ve 4 yaşında 2 çocuğu daha olduğunu öğrendim. Doğum sırasında başında 1 gün boyunca polisler bekliyor, doğumdan bir gün sonra savcılığa çıkarılan Derya Gül neyse ki denetimli serbestlikle bırakıldı. Ertesi gün başka bir kadınla ilgili sosyal medyada haberler dönmeye başladı. Doğumdan hemen sonra gözaltına alınan Ayşe Kaya, ameliyatlı bir halde karakol ve adliyede dolaştırılmış, İstanbul’dan Edirne’ye götürülmüş. Bu arada bebek de hasta doğmuş. Bebek fenalaşınca, geceyi Edirne Devlet Hastanesi’nde geçirmişler. Ve hala savcı karşısına çıkmayı bekliyor. Bu şekilde anne ile bebek oradan oraya dolaştırılıyorlar. Rapordaki bir diğer isim, Nurhayat Yıldız ise bu süreçte ikizlerini kaybetmiş ve bebeklerin naaşları bile aileye verilmemiş.
Bu insanlar şartlı kontrolle serbest bırakılabilecekken, doğumdan sonra birkaç hafta geçmesi, anne ve bebeğin kendilerine gelmesi beklenebilecekken… Yani yapılacak onca farklı yol yöntem varken, yeni doğum yapmış, ya da yapmak üzere olan kadınları cezaevine yollamak… Hakikaten insan düşünüyor da bundan ayrıca keyif alanlar mı var?  Neredesin vicdan?

Selçuk Mızraklı ve diğerleri…

Bölgede de gözaltılar hız kesmiyor. Her hafta DTK soruşturması kapsamında insanları grup grup topluyorlar. Geçen hafta sıra bir grup sağlıkçıdaydı. Bu sağlıkçıların arasında yakından tanıdığım sevgili Selçuk Mızraklı da var. Selçuk Bey bölgede sadece güler yüzü, iyi bir insan oluşu ile değil aynı zamanda iyi hekimliği ile de bilinen bir doktor. Birçok doktorun bakmaktan çekindiği ya da artık tedavisi zor denilen hastalarla özel olarak ilgilendiğini bilirim, birçok hastayı tekrar yaşama döndürmüştür. Geçen haftadan beri birçok hastasının gözyaşı döktüğünü biliyorum. Onu tutuklayanlar, bilsinler ki kamu yararına zarar verdiler. Sadece dostumuzu, güzel bir adamı değil, şifa dağıtan bir doktoru tutukladılar. Selçuk Mızraklı da, operasyon kapsamında tutuklanan bir diğer doktor olan  Şemsettin Koç ve diğer sağlıkçı arkadaşların hepsi daha sağlıklı bir toplum için mücadele etmiş insanlar. İnsanın haykırası geliyor: Neredesin adalet?

Vicdan ve Adalet Nöbeti

Bir kısım HDP’li vekil cezaevinde esir alınmışken, HDP’li vekiller Tuğba Hezer Öztürk   ve Faysal Sarıyıldız’ın vekillikleri de düşürülüyor. Her gün inşaatlarda, hafriyat kamyonlarında ölen işçiler bir rakamdan öteye gitmiyor. Gazetecilerin, yazarların ömürlerinden çalınıyor. Doğudan batıya her yanımız cenaze, gözyaşı…
Tüm bu vicdansızlık ve adaletsizliklere karşı Diyarbakır’da, 45 derece sıcağın altında, demir bariyerlerle çevrilmiş hâlde, bir parkta, vicdan ve adalet nöbetine başlamış HDP’li vekiller var. Park abluka altında. Yüzlerce bariyerin yanı sıra, binlerce polis ve özel tim parkı çevrelemiş durumda.  O bariyerleri ve polis kordonunu aşarak milletvekillerine ulaşmanız mümkün değil.  Ben 2 kez denememe rağmen parka giremedim. Vekiller ve koca bir park tamamen abluka altında. Halkın vekillere yaklaşması engelleniyor. Vekillere yemek  yapıp getiren, çay kahve getiren halk, kapıdan ya da bariyerler arasından vermeye çalışıyor getirdiklerini. Vekillerin uyumak için alana battaniye almasına bile izin verilmiyor. Battaniyelere polis el koyuyor. Vekiller yere karton yaymak durumunda kalıyorlar.  Şehrin göbeğinde yarı açık bir cezaevi görüntüsü ile karşı karşıyayız. İçinde de vekillerimiz var.
Bizlerin vergisi ile binlerce polis ve özel tim, vekilleri halktan uzak tutmak için, bir parkı koca bir cezaevine çeviriyor. Halk yanına yaklaşamadığı vekillere her akşam 21:00’de gürültü eylemi ile destek veriyor. Vicdan ve adalet bu sefer Amed’den sesleniyor.
Vicdan ve Adalet! Düşünüyorum da bu 2 kelimeden bu kadar korkulan başka bir dönem olmuş muydu hiç?
Benim gibi vicdan ve adalet arayışında olanlar, bilin isterim:
Burada bir Vicdan ve Adalet Nöbeti var. Duyulmasın, görülmesin diye önünde bariyerler ve binlerce polis var! 
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 30.07.2017