Kategoriler
ahvalnews Yazılar

Kürt bunu unutmuyor

2000’li yılların başlarında zorunlu göç konusunda çalışmalar yapacak bir dernek kurmuştuk. Bir yandan saha araştırması yapıyor, diğer yandan da Diyarbakır kent merkezine gelen zorunlu göç mağdurlarının ihtiyaçlarının karşılanması için çabalıyorduk. Köyleri yakılarak ya da zorla boşaltılarak göç ettirilmiş bu ailelerin çocukları ile konuştuğumuz zaman zorunlu göç öncesi köydeki yaşamı, nasıl zorla göç ettirildiklerini uzun uzun anlatıyorlardı.

Doğrusu şaşırıyorduk, çünkü 10-12 yaşındaki bu çocukların ne zorunlu göç süreçlerini ne de öncesini hatırlamaları mümkün değildi. Ama neredeyse hepsi yaşamış gibi anlatıyorlardı. Bu çocukların evlerinde göç hikayesinin sürekli konuşulduğunu anlıyorduk. Bu çocuklar geçmişin yükünü olduğu gibi ebeveynlerinden devralmışlardı. Babalarına bok yedirildiğini de, köylerinin yakıldığını da  biliyorlardı ve bunu asla unutmuyorlardı.

1 haftadır Bodrum’dayım. Tamir işleri için eve gelen Tatvanlı usta ile son günlerde yaşananları ve HDP kapatma davasını konuşuyoruz. “Bu bize hakarettir abla” diyor. “Kürtler daha ne yapsın. Köylerimizi yaktılar, şehirlere savrulduk, ben ailemle Bodrum’a geldiğimde 5 yaşındaydım. Ne çok ayrımcılık ne çok hakaret gördüm. Hala da görüyoruz. Dağa gitme, gel ovada siyaset yap diyorlar, e onu da yaptırmıyorlar. Bu kaçıncı partidir kapatılan. Kürt bunu unutuyor mu? Unutmuyor.”

Haziran 1990’da kurulan Halkın Emek Partisi’nin (HEP) ömrü sadece 3 yıl oluyor. HEP’e korkunç bir baskı uygulanıyor, partinin Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın, Gaziantep il başkanı Abdülsemat Sakık ve birçok yönetici ve üyesi “faili meçhul” cinayetlere kurban gidiyor. 1991 yılında Meclis’teki yemin krizi kapatılma sürecini hızlandırıyor ve 1993 Temmuz ayında parti kapatılıyor.

HEP kapatılmadan DEP kuruluyor ve  HEP’in 18 milletvekili DEP’e geçerek mücadeleyi orada devam ettiriyorlar. HEP’ten beri Kürt siyasal hareketinin öncülüğünde kurulan 5 parti daha mahkeme kararı ile kapatılıyor (DEP, HADEP, DEHAP, ÖTP, DTP ve BDP),  2 parti de kendini feshetme durumunda kalıyor. 2009 yılında kurulan Halkların Demokratik Partisi (HDP), Kürt hareketi öncülüğünde kurulan en uzun süre ayakta kalabilen parti. Şimdi HDP de kapatılma riski ile karşı karşıya, büyük ihtimalle kapatılacak.

Kürtler açısından bu yaşananlar 100 yıllık tarihin devamı niteliğinde. Zulümle, acıyla, katliamlarla yoğrulmuş bir tarih bu. Dededen, neneden, toruna geçen bir tarih. Nenem 100 yılı aşkın ömrünün çoğunu ölenlere ağıt yakmakla geçirdi. Şeyh Sait isyanına katılan şeyhlerin bir kısmı, şeyh olan dedemin köydeki evinin bahçesindeki ağaçta asılmıştı. Nenem ve köyün tüm kadınları asılan şeyhlere ağıt yakardı. O ağıtlar 100 yıl boyunca devam etti, sürekli yenileri eklenerek.

Baskı, zulüm, katliamlarla birçok şeyi yok edebilirsiniz, ama hafıza yok olmuyor. Hakikati inkâr edebilirsiniz, istediğiniz gibi yazabilirsiniz tarih kitaplarını, bir dili topyekûn yasaklayabilirsiniz, ama zihnin içindekileri, hafızayı yok edemiyorsunuz. Kürtlük en çok da bu hafızadan besleniyor. O hafızada birikenler sana her zaman Kürt olduğunu ve bu ülkede Kürt olmanın ne demek olduğunu hatırlatıyor. Bu hafızadan, kimlikten kaçmak isteyen Kürtlere bile hatırlatıyor.

İstanbul’da yaşayan Kürt bir arkadaşım anlatmıştı yıllar önce. “Öyle çok acı çekti ki ailem, ben Kürtlükten kaçmaya karar verdim. İstanbul’da apolitik yaşadım, mümkün olduğunca Kürt olduğumu unutmaya çalıştım, Kürtlerden de uzak durdum. Güzel bir bahar günü İstiklal’de yürüyordum. Sonra işte o ezgiyi duydum, bir genç bir köşede Kürtçe söylüyordu. Şarkı Bingöl’ün nasıl yakıldığını anlatıyordu.   Çöktüm yere, ağlamaya başladım. Köyüm gözlerimin önüne geldi. Yanıyordu.”

Diyeceğim o ki kardeşim, Kürt unutmuyor. HDP’yi kapatarak, devletin asla Kürtlerin hak ve özgürlüklerini tanımayacağını, Kürtleri hiçbir zaman eşit vatandaş olarak görmeyeceğini bir kez daha teyit ediyor bu devlet. Bu hafta Kürtlerin zihinlerine bir kez daha düşüyor Leyla Zanalar, Orhan Doğanlar, 90’lar, yakılan köyler, bok yedirmeler, Diyarbakır Cezaevi, Kamber Ateşler… Kürt zaten devlet şiddeti ile yoğrulmuş bir hafızayı taşıyor. Devlet, 100 yıllık bu hafızaya HDP’yi kapatarak bir ekleme daha yapıyor.

Kürt bunu da unutmayacak!