Categories
Books

O SESLER

Sesler… Bu sesler Abdullah’ı deli edecekti. Bomba atıldığında bir şey görmüyorlardı ama o sesler, onlar yok mu:
“Sesler… Tarifi zor ve imkânsız seslerdi. Filmlerde tank, top sesi olur ya, öyle değil, çok farklı, çok korkunç sesler. O sesin içinde her şey vardı, yıkım vardı, ölüm vardı.”

O SESLER bombardıman altında bir şehri, Diyarbakır’ı anlatıyor. Hikâye 2 Aralık 2015-9 Mart 2016 tarihleri arasında, 100 gün boyunca Sur’un bombalanmasının ve Sur’da yaşanan çatışmaların şehri nasıl etkilediğini, şehrin bombardımanı nasıl yaşadığını, bombardıman altındaki şehirde gündelik yaşamın nasıl aktığını, farklı kesimlerin bu dehşeti nasıl yaşadığına odaklanıyor. “Bom, bom” sesleri arasında zengin, yoksul mahallelerde, okullarda, hastanelerde, pazarda, sokak aralarında, korunaklı sitelerde, camilerin içinde dolaşır yazar. Farklı hakikatler arasında görmediğini görmeye ve anlamaya çalışır.

Yazar bomba sesleri arasında şehri dolaşırken hem ülkenin Batısındaki hem de Bölgenin kendi içindeki söylemler ve yapılan kategorileştirmeler ile de bir hesaplaşma içindedir. Şehrin farklı kesimlerinden insanların günlük yaşamları, aile ilişkileri, yaşam pratiklerine odaklanarak; şablonları, klişeleri, yargıları, aşağılamaları, yüceltmeleri… de aşmak ister yazar. Kaygan zeminler ve sisli alanlara bakarak, korkunç bir savaş sırasında gör(e)mediğimiz ihtimalleri düşünmeye davet eder.