Ülke freni boşalmış bir araç gibi. O kadar da olmaz dediğimiz ne varsa oluyor. Ekonomi korkunç durumda, işsizlik had safhada, milyonlar aç.
Toplum tamamen kutuplaşmış, ayrışmış. Gün geçmiyor ki bir nefret cinayeti ya da kadın cinayeti işlenmesin. Sadece 2020 yılında 284 kadın ve 26 çocuk öldürülmüş, 96 kadına tecavüz edilmiş, 818 kadın seks işçiliğine zorlanmış. Sabah akşam ayrımcılığın, kin ve nefretin körüklendiği bir ortamın içinde yaşıyoruz.
İktidar sürekli yeni terörist grupları yaratıyor. Artık Kürtler yetmiyor. Bir gün öğrenciler terörist oluyor, bir gün doktorlar, bir gün gazeteciler, bir gün akademisyenler, diğer gün hayvan severler, hatta ve hatta yabancı dil barajını geçenler, liste uzayıp gidiyor.
Yakında “peynirseverler”, “zeytinseverler” diye devam edecek korkarım. İktidarın düşüncelerini benimsemeyen herkes terörist. Ülkenin vatandaşlarının yüzde 50’den fazlası terörist. Dünyanın en kalabalık terörist nüfusuna sahibiz.
Bununla da kalmıyor. İktidar ve aynı zihniyetin ürünleri ülke vatandaşlarının bir kısmının “yok edilmesi gereken haşerelere” benzetebiliyor. Bir başka hadsiz, Kürtlerin isimlerine takıyor ve Kürtlerin belirli isimleri terk etmelerini diline dolayabiliyor.
Ve tüm bu yaşananlar karşısında sessiz korkak bir muhalefet var. Ülkenin yarısı “terörist” ilan edilmişken kendisi “terörist” ilan edilmekten korkan bir muhalefet.
Haksızlık hukuksuzluk almış başını gidiyor. Cezaevleri suçsuz, sadece düşüncelerini açıklayan insanlarla dolu. İnsanlar güpegündüz kaçırılıyor, işkence artmış. Sokaklar ucuz ekmek sırasında aç insanlarla dolu. Günde 200’e yakın insanımızı Covid-19’dan kaybediyoruz. Ve muhalefet bunlarla ilgileneceğine iktidarın gündeminin peşinden oradan oraya savruluyor, sabahtan akşama ağız dalaşıyla geçiyor.
Üniversiteler bir bir yok ediliyor. Ülkede üniversitelerin liselerden farkı kalmadı. Eğitim çökmüş durumda. Ülke, üniversite mezunu işsizlerle dolu. Gençlerin geleceğe ve bu ülkeye dair umutları tükenmiş, yarı aç yarı tok yaşıyorlar. Fırsat bulsalar kaçacaklar bu ülkeden. Bir nesli kaybediyoruz ve iktidarın umurunda olmadığı gibi muhalefetin de umurunda değil. İktidar hayal satmakla meşgul iken muhalefet de hiçbir umut vermiyor.
Ülkenin tüm kurumları tek tek elden gidiyor. TÜİK gibi birçok kurum çökertildi. Devlet Planlama Teşkilatı gibi bu ülkenin en iyi planlamacı ve kalkınma uzmanlarını yetiştiren kurumlar kapatıldı. Kurumlar çökmüş, iş yapılamaz durumda. İş cinayetleri son hız devam ediyor. Sadece 2020 yılında 2427 kişiyi iş cinayetlerinde kaybettik. Allaha emanet yaşıyoruz ama muhalefetimiz bu durumu düzeltmek için ne yapıyor, koca bir hiç!
Enflasyon almış başını gidiyor. Bir zamanlar gıdanın bolluğu, ucuz meyve ve sebzesi ile övündüğümüz Türkiye’nin yerinde yeller esiyor. Topraklar ekilmiyor, dünyanın en pahalı benzin ve mazotunu insanlar artık finanse edemiyor. Aldığımız ürünlere verdiğimiz ücretin neredeyse yarısı devlete vergi olarak gidiyor ama vergilerin nereye gittiği bile bilinmiyor, hesap verilmiyor. Devlet vatandaşın sırtına çökmüş, ağzındaki lokmayı bile alıyor ama muhalefet hala kendine gelmiyor.
İktidar çoğunluğu kaybediyor ama muhalefet bu boşluğu doldurmuyor. Sadece ve sadece “atanmış kayyım rektör istemiyoruz” dedikleri için öğrencilerin evleri uzun namlulu silahlarla basılırken, muhalefet iktidarın peşine takılmış ona buna cevap vermekle uğraşıyor. Yığmıyor tüm vekillerini kapısı duvarı yıkılan öğrencinin evine, yollamıyor vekillerini belediye başkanlarını kayyım atanan belediyelerin önüne.
İktidarın kurduğu dengeyi ters çevirmesi gerekirken bunu yapmıyor, yapmak istemiyor. İliklerine kadar işlemiş Kürt düşmanlığı buna izin vermiyor. Kürt illerinde ne olup bittiğini sormuyor. Kürtlerin seçtikleri belediye başkanları cezaevine atılmış, belediyeler gasp edilmiş, güçlü bir ses çıkarmıyor. İktidarın attığı savaş naralarına en önde koşarak katılıyor.
Bıktık! Bu iktidardan bıktığımız kadar bu muhalefetten de bıktık! Mızmızlanmaktan öteye gidemeyen, hakkın hukukun sesi olamayan bu muhalefetten bıktık! Kürt fobisi nedeniyle bir araya gelemeyen, bu muhalefetten bıktık. Demokrasi ittifakı deyip deyip hiçbir şey yapmayan siyasetçilerden bıktık! Demokrasinin asgari müştereklerinde bile buluşamayan siyasetçilerden bıktık! Ülke elden gitmiş, geleceği tehlikede, hak, hukuk, adalet, ekonomi, eğitim, medya özgürlüğü…
Her konuda en dipteyiz ve muhalefet ülkenin geleceği için bile bir araya gelmiyor. Toplum her anlamda neşesini, yaşama sevincini, geleceğe dair umudunu kaybetti. Merak ediyorum gerçekten; bu ülkede daha ne olması lazım ki muhalefet bir araya gelsin?
Vallahi de bıktık billahi de bıktık sizden!