Kategoriler
ahvalnews Yazılar

Anneler gelin gözyaşını birlikte dindirelim!

HDP İl binasına gitmek öyle kolay iş değil Diyarbakır’da. Binanın bulunduğu caddenin her tarafında zırhlılar, tanklar, tomalar, polis araçları mevcut yıllardır. Sokakta kuş uçurtulmuyor. O nedenle arabamı bir başka sokağa park ederek binaya doğru yürümeye başlıyorum. Binanın önünde oturan birkaç kadın ve onlarca kamera var. ATV, A haber, TRT… kameraları ilk etapta gözüme çarpanlar. 

Bina önünde oturanlar çocuklarının HDP tarafından dağa götürüldüğünü iddia eden aileler ve PKK tarafından esir alınan askerlerin aileleri. Toplamda 8 aile olduğu söyleniyor.  Kadınlar beni görür görmez bağırmaya başlıyorlar: “Çocuğum nerede? Bunlar dağa götürdüler”. 

Kadın bağırdıkça A haber kamerası gözümün içine içine giriyor. Kadın elinde çocuğunun resmi bana göstermeye çalışıyor, gel gör ki kameralardan iki kelime konuşmak bile zor. “Bak anne” diyorum, “HDP ne yapsın? Ne istiyorsun, ne yapabilir ki? Niye burada oturuyorsunuz? Çocuğun kayıp ise emniyete söylemen gerekmez mi?” “Hayır” diyor. “Çocuğum en son HDP İl binasında görülmüş”.

Kameralar sürekli beni de çektiği için (hoşlarına gitmiş olmalı annelerin bize de bağırması), kısa bir süreliğine bina içine giriyorum. Anneler peşimden geliyor. “Söyle onlara çocuğumu versinler”. Binadaki kameraları gösteriyorum. “Bak” diyorum. “Bu binada yüzlerce kamera var, senin çocuğunun bu kameraların gözü önünde dağa götürülmesi mümkün mü?”

İçeri geçiyorum. HDP İl yöneticileri ve HDP Diyarbakır milletvekili Saliha Aydeniz içeride. Herkes yapılması gerekeni konuşuyor. Ailelere en sağduyulu şekilde yaklaşmaya çalışıyorlar. Birkaç aile il binasının camlarını kırmış ama şikâyetçi olmamışlar. Ailelerin acılarının farkındalar ve buna hassasiyet gösteriyorlar. Saliha Aydeniz şöyle söylüyor:

“Bu aileler bizim de ailelerimizdir.  Bu sorun 40 yıllık bir sorundur. Sorunun çözülmesi gerektiğini HDP yıllardır söylüyor, barış için yapılması gerekenleri söylüyor. Ama biz barış dedikçe onlar saldırıyorlar. Sorunu çözecek adres bellidir, hükümettir. Birkaç gün önce barış anneleri geldi bu annelerle birlikte oturmaya izin vermediler. Çözüm burada oturmak değil. Bunların sorumlusu HDP değil devlet politikalarıdır. Biz de istiyoruz çocuklarına kavuşsunlar ama bu barışla olur.”

Tekrar binanın önüne çıkıyorum, ATV, A haber, TRT kameralarının gittiğini umarak ama nafile. Asker aileleri de gelmiş. Bir kısmını önceden tanıyorum. 2015 Temmuz’da barış sürecinin bitmesinden sonra PKK tarafından yapılan yol kontrollerinde esir alınan askerlerin aileleri bunlar. Bu şekilde 13 polis ve asker PKK’nin elinde esir. Bu konuyla ilgili detaylı bilgi için daha önce Ahval’de yazdığım “PKK’nin elindeki askerler gözden çıkarıldılar mı?” başlıklı yazıma bakabilirsiniz. 

Bu askerlerin sağ salim ailelerine kavuşturulması için İHD birçok girişimde bulundu. PKK’nin de bu askerleri teslim etmek istediğini biliyoruz. “Bir heyet oluşturulsun gelip askerleri sağ salim teslim alsın” mesajını daha önce de iletti. Ancak yıllardır birçok kanaldan hükümet yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde, hükümet yetkililerini buna ikna edemedik. Bu asker ve polisler gözden çıkarılmış görünüyorlar.

Asker aileleri beni görünce yanıma geliyorlar. Dibime kadar gelen kameraları elimle iterek sessizce görüşmeye çalışıyorum. “Ne yapabilir HDP? Biliyorsunuz PKK bu askerleri vermek istiyor ama hükümet heyete izin vermedi” diyorum. “Biliyoruz Nurcan Hanım ama artık başka çaremiz kalmadı. Burada oturacağız. Olur ya sesimizi duyan olur” diyor.

Anladığım kadarı ile oturan ailelerin sayısı bugünden itibaren artacak. Bu oturma eyleminin HDP’yi krimanilize etmek için organize edildiği açık, öte yandan ortada çocukları kaybolan (belki de dağa giden, bunu bilmiyoruz henüz) aileler ve çocukları PKK tarafından esir alınan aileler var. Bu ailelerin kederlerine saygım sonsuz. Asker ailelerinin son 4 yıldır neler çektiğini yakından biliyorum. Ama aileler yanlış yerde oturup, çocuklarını yanlış yerde aramaktalar. 

Sorunu çözecek adres bellidir, o da hükümettir. Bu annelere biran önce barış annelerini de katıp, “anneler gelin hep birlikte bu gözyaşını dindirelim” demek gerekiyor. Hep birlikte “çocuklarımızın artık ölmesini istemiyoruz” diyerek,  tüm Türkiye’ye haykırmaya ihtiyacımız var. Kolombiya’da barış sürecini başlatan önemli bir etken de kadınlardı. “Savaşıp ölsünler diye çocuk doğurmuyoruz” diyerek sokağa çıkmışlar ve hükümeti barış görüşmelerini yapmaya zorlamışlardı. Türkiye’de bizlerin de kadınlar olarak haykırma zamanı gelmedi mi?

Biz ölsünler diye çocuk doğurmuyoruz!

© Ahval Türkçe

Bu makale yazarın görüşlerini yansıtır. Ahval’in yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir