Amed ‘her şeye rağmen barış’ diyor!
Aylardır Kobane, Rojava ve Şengal’den gelen cenazelerle sarsılan Amed dün patlayan bombalardan beri şokta. Herkes “Bir şey yapacaklarını bekliyorduk, ama bu kadar büyüğünü beklemiyorduk” diyor. Genel kanı, binlerce insanı öldürecek kadar gözleri dönmüşse meselenin yüzde 10 meselesinden çok daha büyük olduğu, iktidarın kapatmaya çalıştığı kirli işlerinin sanıldığından çok daha vahim olduğu yönünde… İktidarın bildiğimiz kirli işleri büyük ihtimal buz dağının sadece görünen kısmı. HDP yöneticilerinin sağduyusu, bombaların patlamasından sonra alanı iyi kontrolleri ve iyi yönetimleri ve halkın muazzam örgütlülüğü olmasa, herkes binlerce insanın ölebileceğinin farkında.
Amedliler dün geceyi hastanelerde geçirdiler. Sadece yaralı yakınları olanlar değil, halk hastanelere kan vermek için koştu. Birçok hastane kan çağrısı yapıyordu. Belediye, başkanlarından çalışanlarına kadar hastanelerde yaralı yakınlarına destek veriyorlardı. Hastane önlerindeki belediye araçları anonslarla yaralı yakınlarını çağırıyordu. Yaralanan birçok kişinin, bombalar yere yakın konulduğu için bacaklarının koptuğu söyleniyor.
Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere HDP yöneticilerinin sağduyuya davet eden açıklamaları dün gece çıkabilecek birçok çatışmayı önledi. Sayın Demirtaş’ın gece boyunca mahalleleri tek tek gezmesi, halkla konuşarak herkesi sükûnete davet etmesi inanılmaz etkili oldu. Açıkçası bir kez daha böyle liderlere sahip olduğumuz için gurur duydum.
Birkaç saatlik uykudan sonra sabah erken uyandık. Amed sivil toplum örgütleri bir araya gelerek saldırıyı kınamaya ilişkin ortak açıklamalarını yazdılar. Saat 10:30’da Ofis AZC Plaza’nın önünde sivil toplum örgütleri ve halk buluştu. Binlerce insan, bizleri gözetleyen ve kayıt alan panzerlerin arasından geçerek, bombalamanın yaşandığı miting meydanına kol kola yürüdük.
Kortejin önündeki büyük pankartta “Her şeye rağmen barış”yazıyordu. Yürüyüş sırasında en çok atılan slogan “Katil Erdoğan”dı. Amedlilerin öfkesi genel olarak AKP’ye, özel olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan’aydı. Bunun dışında diğer yoğun atılan sloganlar şunlardı: “Direne direne kazanacağız”, “Bizler HDP bizler Meclise”, “Kürdistan faşizme mezar olacak”, “HDP’ye uzanan eller kırılsın”…
Yürüyüşe arabalar kornalarıyla, balkonlardan insanlar tencere-tava ve alkış sesleriyle karşılık verdiler. Yanı başımızdan geçen otobüsler bile duruyor, içindekiler korteji selamlıyordu. Tüm Amed tek bir yürek olarak atıyordu.
Yüzlerce insanın yaralandığı alana geldiğimizde, “şehid namirin”sesleri göğe yükselmeye başladı. Patlamanın yaşandığı trafonun üzerinde 2 çocuk büyük bir pankart taşıyordu. Pankartta “Zıman Erdnîgarî ye, Zıman Çande, Zıman Nasname ye (Dil coğrafyadır, dil kültürdür, dil kimliktir)” yazıyordu. Amedliler ellerindeki karanfilleri zafer işareti ile birlikte havaya kaldırdılar, saygı duruşundan sonra “şehid namirin” sözleri yeri göğü inletti. Amedliler dün patlamada şehit olan evlatlarını karanfillerle, büyük bir incelik ve zarafetle andılar.
Sivil toplum kuruluşları adına açıklamayı Baro Başkanı Tahir Elçi okudu. Açıklamada saldırı Türkiye toplumunun birlikte yaşama iradesine ve demokratik geleceğine yapılmış hain bir saldırı olarak nitelendiriliyor, ve seçim süreci boyunca yapılan saldırılar karşısında, göstermiş oldukları soğukkanlı, demokratik ve barışçıl tutumları nedeniyle halk ve HDP yöneticileri kutlanıyordu. Açıklamada bu provokasyonlara zemin hazırlayanların, yapanlar kadar suçlu olduğuna da dikkat çekiliyordu.
Açıklama okunduktan sonra Amedliler “şehid namirin” haykırışları arasında karanfillerini bombaların patladığı yere bıraktılar. Daha sonra alkışlarla halk miting alanından oldukça uzakta olan HDP İl binasına kol kola yürümeye başladı. Yürüyüşe sloganlar, kornalar, tencere tavalar eşlik etmeye devam etti. Gözlerde daha çok hüzün ve acı vardı. HDP İl binasının önüne gelince “oy namustur, namus satılmaz” sloganı haykırışlara dönüştü.
Amedliler gencecik evlatlarını sonsuzluğa uğurlarken, barış ve kardeşliğe bir şans daha verdiler! Amed barışa atılan bombalara “büyük insanlıkla” cevap vermeye kararlı…
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 06.06.2015