Önümde sürreel sayılabilecek bir fotoğraf var. Kızıltepe’nin yeni seçilen HDPli Belediye Eşbaşkanı Nilüfer Elik Yılmaz, elinde koca bir balyoz, tüm gücüyle bir duvara vuruyor. Kayyım döneminde Kızıltepe Belediye binası etrafına yapılan iki metre yüksekliğindeki duvar bu, Kızıltepe halkını belediyesinden koparan duvar. Nitekim daha sonra Nilüfer Hanım Mezopotamya Ajansı’na verdiği demeçte bu duvarın yıkılmasının Kızıltepe halkının ilk taleplerinden biri olduğunu belirtiyor.
Kızıltepe Belediyesi duvarı yıkmaya çalışırken, İdil Belediyesi’nin çatısında ise hummalı bir çalışma var. Kayyım döneminde belediye binasının çatısına mevziler yapılmış meğer. Kayyım kendini İdil halkının içinde güvende görmemiş olmalı. İşte o mevziler HDP’li eş başkanlar tarafından kaldırılıyor.
Kayyımların belediyelerin etrafını duvar, mevzi, tel örgü ve polis kulübeleri ile doldururken, belediyelerin içlerini de kendileri için ufak birer saraya çevirdiklerini öğreniyoruz. Bu sarayların en ihtişamlısı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi içine yapılmış.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı twitter hesabından canlı olarak kayyımın kendisine nasıl bir saray yavrusu yaptırdığını tüm Türkiye’ye gösteriyor. Altın varaklı toplantı odaları, makam odasına özel banyolar, duşlar, küvetler…
Kayyım bu saray yavrusu için halkın cebinden 2 milyon 127 bin 725 TL. harcamış! Aklıma Diyarbakır’da “ama kayyım çalışıyor” diyenler geliyor nedense… Belli ki kayyım epey iyi çalışmış.
Hemen birkaç gün sonra sadece kayyım değil, kayyım tarafından atanan personelin de işyerinde banyo yapmayı sevdiği ortaya çıktı. DİSKİ Genel Müdürlük odasında da özel banyo yapılmış meğer.
Gazeteci Mahmut Bozaraslan’ın tweetlerinden öğrendiğimiz bir diğer ilginç ayrıntı ise bu banyolarda “akıllı duş” sisteminin olması. Hayatımda ilk defa duyduğum “ akıllı duş” sistemi nedir diye baktım, şu demekmiş: İstenen su sıcaklığını hafızaya alarak, her seferinde sıcaklığı ayarlamaya gerek kalmayan duş sistemi. “Vay canına!” diyesi geliyor insanın, vay canına!
Büyükşehir Belediyesi ve bağlı birimlerinde bu şok yaşanırken, Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesinin belediye binasında ise başka bir sorun yaşanmakta. Kayapınar’ın yeni HDP’li Belediye Başkanı Keziban Yılmaz, belediyede ait olan bazı araç ve personelleri “bulamadıklarını” açıklıyor. Sadece mallar değildi kayıp olan, belediye bütçesinden maaşı, sigortası tüm özlük hakları ödenen personel de belediyede değil başka kurumlardaymış meğer!
Maalesef kayyımlardan arta kalan sadece bu lüks odalar, akıllı duşlar, kayıp personel ve araçlar değil. Kayyımlar üç yılda belediyeleri milyonlarca dolar borçlandırmışlar. Mardin’de kayyımın bıraktığı borç 1 milyar 26 milyon. Ahmet Türk belediyeyi devrettiğinde kasasında 93 milyon TL. varmış, borcu ise 63 milyon TL. imiş. Yine Mardin’de kayyımın belediyeye uğramayanları da maaşa bağladığını medyadan öğreniyoruz. Kayyımlar atandıkları her belediyeyi borca batırmış durumdalar.
Van Belediyesi’nde kayyımın bıraktığı borç 1,5 milyar TL.nin üzerinde, Diyarbakır Yenişehir Belediyesi’nde 83 milyon, Ağrı’da 27 milyon TL, Silopi’de 133 milyon, Yüksekova’da 680 milyon… şeklinde gidiyor bu borçlar. Borçlarla birlikte birçok yerde belediyelerin taşınmazları devredilmiş, bazı yerlerde kullanım hakları hükümete yakın vakıflara devredilmiş, bazı yerlerde belediyeye ait eşyalar talan edilmiş…
Kısacası kayyımlar her açıdan talan edilmiş belediyeler ve ağır bir borç yükü bırakarak gittiler, daha doğrusu gönderildiler.
Bu sabah önündeki barikatlar kaldırılan Sur Belediyesi’nin binasına gidiyorum. En son 2016 yılı ocak ayında vekillerle kapalı binanın çatısına çıkmış, Sur’daki bombardımanı kaydetmiştik. Bugün yıllar sonra ilk defa giriyorum binaya, duygusal olarak biraz zor oluyor.
Binada ilk fark ettiğim şey, pencerelerine kadar binanın zırhla kaplanmış olması. 20 yıllık dostum, belediyenin yeni eşbaşkanı Filiz Buluttekin kayyımın yaptırdığı varaklı banyoyu gösteriyor. Ardından da kayyım dönemi için çıkardıkları belediyenin borç tablosunu inceliyoruz. Bu kadar kısa bir sürede kayyım 151 milyon TL. borç bırakmış belediyeye.
Biz bu tabloyu incelediğimiz esnada Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde, belediye eşbaşkanı, büyükşehir belediyesinin kayyımlı yıllarına ilişkin bir basın açıklaması yapıyor. Bu açıklamadan kayyım döneminde, 1 ton 600 kilo kadayıf yendiğini de öğrenmiş oluyoruz. Aklıma Tevfik Fikret’in “yiyin efendiler, yiyin” dizeleri geliyor. Belli ki kayyımlar ne kuldan utanmışlar, ne de Allah’tan korkmuşlar.
Kayyımlar tarafından yaptırılan ve üç yıldır kentimin her tarafını donatan bez dövizleri düşünüyorum. Hala kentin birçok noktasında asılı olan bu bez dövizlerde ne yazıyor, hatırlayalım:
“Sur yeniden doğuyor”
“Sur tarihi ile buluşuyor”
“Her şey Diyarbakır için”
“İsteyince oluyor”
“Diyarbakır’a hizmet etmekten onur duyuyoruz”
“Daha güzel bir Diyarbakır için çalışmalarımız devam ediyor”
“İşimiz gücümüz Diyarbakır”…
Tüm bu bez dövizlerin, güvenlik kulübelerinin, bariyerlerinin, duvarlarının, yıktıkları anıtlarımızın yerine diktikleri saçma sapan saat kulelerinin, garip gurup aydınlatmalarının, Osmanlı motifli işlemelerinin, yeniden yazmaya çalıştıkları içinde bizim olmadığımız o tarihin, son dört yılın üzerine indirmek istiyorum ben de balyozu.
Balyozu kayyımlı yıllara vurmak, vurmak istiyorum…