Yas tutmak nedir biliyor musun ey Devlet!
Ey devlet!
Duydum ki Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz el-Suud’un hayatını kaybetmesi nedeniyle yarını yas ilan etmişsin!
Oysa senin vatandaşların olarak bizim yarın zaten yasımız var! 20 yıldır hala kafanı çevirip bizi görmediysen söyleyeyim. Yarın da her Cumartesi olduğu gibi kayıp evlatlarımız, babalarımız, sevdiklerimiz için Galatasaray Meydanında, yasta olacağız!
Yarın biz de yas tutacağız…
Ama İŞİD’i finanse edip destekleyen Suudi Kralının yasını değil, İŞİD’e karşı vatanını, toprağını, namusunu korumak için mücadele ederken hayatını yitiren Şengal ve Kobane’deki gençlerimizin yasını…
Bitmemiş yaslarımız var…
Henüz dün katillerine iyi hal indirimi ve beraat kararları verdiğin Ali İsmail’in, ekmek yolunda öldürdüğün Berkin’in ve diğer çocuklarımızın yası devam ediyor.
12 yaşında 13 Kurşunla katlettiğin Uğur Kaymaz’ın, yaşamına 28 bin 208 lira 85 kuruş biçtiğin Ceylan Önkol’un, yıllardır kanına doyamadığın Kürt çocukların yası devam ediyor.
Biz yarın Soma’da, Zonguldak’ta, Ermenek’te Şırnak’ta da yastayız. Karnelerini alıp babalarına götüremeyen çocuklarla birlikte Soma’nın, Zonguldak’ın, Ermenek’in, Şırnak’ın madenlerinde yasımız var…
Cizre’nin çocuklarının yası daha çok sıcak!
Cizre’de senin plakasız araçlarınla katledilen, bu sefer de bir türlü ismini cismini göremediğimiz “provokasyon” a bağladığın çocuklarımızın yasındayız.
Sevdiklerimizi anmamıza, yasımızı yaşamamıza izin vermemiştin ya bu yıl! İşte orada, Maraş’ta da yastayız…
Bazılarımızı da anadili için vurmuştun… Biz yarın Mahir Çetinlerin, Kadri Bağduların, anadili için katledilen binlerce Kürdün yasındayız!
1122 gündür Roboski için yastayız!
Zengin, yoksul, eğitimli, evde sevdiğini bekleyen ne çok tabut saydık bir bilsen! Biz katledilen bir coğrafyada on yıllardır yastayız! Kimsesizler mezarlığına dönen Kürdistan için biz bir ömür yasız!
En kötüsü de nedir biliyor musun?
“Kaybedilebilir, öldürülebilir” kıldığın bir halkın evladı olarak cevap vereyim!
En kötüsü sevdiğinin kemiğini bile bulamamaktır! İşte o zaman yas tutabilmek bile bir lükstür artık! Bir kuyunun başında, bir derenin başında, kireç kuyusunda, kalorifer kazanında, toplu mezarlarda bir parça kemik, bir mezar taşı uğrunda geçer tüm ömür.
Sen yas tutmak nedir biliyor musun, ey devlet!
Hiç sanmıyorum…
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 24.01.2015