Kategoriler
ahvalnews Yazılar

Vurun Kürde!

Geçen hafta Mersin’de bir Kürt aile saldırıya uğradı. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) başkenti Erbil’den (Hewlêr) Mersin’e turist olarak gelen Kürt aile, ırkçı bir grubun taşlı ve coplu saldırısı ile yaralandı. Görgü tanığının ifadesi kısaca şöyle:

“Siyah araçtan inen üç şahsın beyaz jeepin sürücüsünü ailesinin yanında öldüresiye dövdüklerini gördüm. Beyaz jeepin sahibi olan yabancı şahsı ve eşini ve çocuklarını da tartakladıklarını gördüm. 01 YG 428 plakalı siyah araçta yolcu olarak bulunan, isminin sonradan Mehmet Fatih Oflaz olduğunu öğrendiğim şahıs eline büyükçe bir taş alarak beyaz jeepin sürücüsünün kafasına ve yüzüne dört kere vurdu. İlk vuruşlarında şahıs dengesini kaybederek yol kenarında bulunan bariyerlere doğru devrildi. Bariyerlerden uçuruma doğru atmaya çalıştılar.

Son vuruşunda şahıs bayılarak yere yığıldı. Yerde baygın olarak yattığı halde vurmaya devam ettiler. Şahsın ağzından, burnundan ve kafasından sürekli olarak kan geliyordu. Daha sonra çevredekilerin ‘öldü yeter’ diye bağırmalarından sonra şahsı yerde baygın bir şekilde bırakarak araçlarına doğru yöneldiler. Araca binecekleri esnada Mehmet Fatih Oflaz isimli şahıs geriye doğru dönerek, ‘Bu olaya şahitlik edeni ileride bekliyor olacağım ve öldüreceğim. Kim bu olaya şahitlik yaparsa onun anasını avradını s.keceğim. Size burayı dar edeceğim, … koyduğumun Arapları, … koyduğumun Kürtleri’ diye tehditler savurdu. Öldürmeye kalktıkları adamla aralarında geçmiş olay, münakaşa falan yok. Erbil plakası görünce yol kesip indirip linç etmeye kalkmışlar.”

Mersin Valiliği görgü tanığının bu ifadelerine rağmen “ırkçı saldırı” iddialarını reddederek olayın “adli bir vaka” olduğunu belirten bir açıklama yayınladı.

Dün birkaç muhalif medyada bir haber daha vardı. Habere göre Hakkari’de bir çoban ve çocuk askerler tarafından rastgele vurulmuştu. Hakkâri’nin Derecik ilçesinde çobanlık yapan Şahap Şendol (23) ile sınır ticareti yapan Celil Ekinci (17), dün Irak Kürdistan Bölgesi’nden Hakkari’ye geçmek isterken vuruluyorlar.

Bas News’e açıklama yapan Celil Ekinci’nin abisi Reşit Ekinci, “Önce çocukların bindiği atları öldürmüşler. Atlar vurulunca çocuklar düşmüş daha sonra da çocukları vurmuşlar” açıklamasını yapmış. Hakkâri Valiliğinden ise hala olaya ilişkin bir açıklama yapılmış değil. Haberde Şahap Şendol’un çobanlık yaparken Kürdistan Bölgesi’ne geçtiğini ancak çatışmalar nedeniyle korkup dönemediğini, Celil Ekinci’nin de Kürdistan Bölgesi’nde bulunan akrabalarını ziyarete gittiği yazıyor.

Yaralı çobanların Artı Gerçek’te yayınlanan video görüntülerini birkaç kez izliyorum. Biri ağır yaralanmış, birkaç kişi başında yardım istiyor. Askerler geliyor. Askerlerden biri “senin ne işin var lan burada” diyor. Çobanlardan biri “yav mecburuz mecbur” diyor. Devam ediyor. “Ben terör değilim”. Başka biri inleyerek zorla konuşmaya çalışıyor “abi bak sadece sigara var”. Asker yardıma koşacağına, bağırmaya devam ediyor. Kanlar içinde yerde yaralı çocuğun başındaki kişilerden biri “Abi tamam bak diyorum bağırma, çocuğa bağırma. Abi arabamız orada, taşıyalım, çocuk ölecek abi” diye yalvarıyor.

Şimdi kardeşlerim, şöyle elimizi vicdanımıza koysak mı hepimiz. Filistin’e ağlarken -elbette ben de ağlıyor ve çok üzülüyorum  Filistin için- kendi ülkemizde vurulan Kürt çocuklara da ağlasak mı biraz. Sorsak mı kardeşlerim: Neden bu ülkede Kürtler böyle kolay vurulur diye, neden Kürdün turistine bile tahammül edilmez diye. Niye atlar ve çocuklar vurulur Hakkari Derecik’te? 17 yaşında bir Kürt genç neden yaşıtları gibi okumak varken, çok zor doğa koşullarında Irak’a geçip sigara getirmek zorunda kalır ve sonra da adı “kaçakçı” olur?

Kürtlerin doğasında, yaylasında, dağlarında ne oluyor diye bir merak da mı düşmez içine? Neden zırhlılar Kürt çocuklara çarpar, neden Kürt çocuklar mayınlara basıp ölür, neden o kurşunlar hep Kürdün çocuğunu bulur?  Neden bu ülkede hep Kürtler vurulur? Ve neden senin o yüreğinden bir damlacık gözyaşı da kendi ülkende vurulan, bu ülkenin vatandaşı olan, “kardeşim” dediğin Kürtler için akmaz?

Nedeni hepimiz biliyoruz aslında. Kürde vurmak kolay, Kürde vurmak risksiz, Kürdü öldürmek cezasız, Kürdün hayatı kıymetsiz, Kürt sahipsiz. Doğrusu yazarken bir yandan da kendime kızıyorum, niye yazıyorum, 40 yıldır hala neyi anlatmaya çalışıyorum diye. Ben yoruldum anlatmaktan, seslenmekten, belki bir iki kişiye burada yaşananları duyururum diye mücadele etmekten. Peki ya sen kardeşim? Sen kendi ülkende yaşananları görmemezlikten gelmekten yorulmadın mı, hiç mi sızlamaz vicdanın, bir damla gözyaşın da mı akmaz?

Vurulan bu iki kişinin kamera görüntüsünü sosyal medyada paylaşıyorum. Altına gelen yorumlardan birkaçı:

“Provoke etme kadın, onlar kaçakçı.”

“Propaganda en iyi bildiğiniz şey, geçiniz hikâye anlatmayınız”.

“Pis Kürtler, domuz gibi ölmeyi hak ediyorsunuz.”

“Teröristin en büyüğü sensin Nurcan.”

Ne diyebilirim ki:  Vurun Kürde!