Kategoriler
ahvalnews

Sezen Aksu bizi hiç bırakmadı, biz de bırakmayacağız, bilinsin

1992 yılının 21 ya da 22 Mart’ıydı. Üzerimdeki kot pantolon ve ablamdan habersiz giydiğim kahverengi botları net hatırlıyorum.

Ablamın botları ayağımı acıtmıştı. Bir yandan ayağımı sürüyerek yürüyor, bir yandan da gözümden yaşlar süzülüyordu.

Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in Newroz bayramını, isteyen herkesin özgürce kutlayacağını açıklamasının ardından, özgürce kutlamak için sokağa çıkan göstericilerin üzerine, güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 100’e yakın kişi ölmüştü.

Diyarbakır kırgın ve küskündü, diğer bölge illeri gibi yastaydı. Neden sokaktaydım hatırlamıyorum, sadece sokakların boş, şehrin yas, ve benim de ölümlerin yoğun olduğu mahalleme, Şehitlik’e doğru yürüdüğümü hatırlıyorum.

Bir anda o yasın içerisinde, sokakta, bir ses çınlamaya başladı. “Gülümse” çalıyordu yüksek sesle, “gülümse”:

Gülümse hadi gülümse
Bulutlar gitsin
Yoksa ben nasıl yenileyeceğim
Hadi gülümse

Belki şehre bir film gelir
Bir güzel orman olur yazılarda
İklim değişir, Akdeniz olur
Gülümse

O gün bana ve Diyarbakır’a iyi gelmişti Sezen Aksu. Kim bilir belki de uzak değildi o Akdeniz…

Çocukluğum Sezen Aksu şarkılarıyla geçti. Pazar sabahları annem dışarıda tahta odun kırar, büyük ablam da hepimize evin işlerini bölüştürür ve kendisi de mutfağa girerdi.

Patatesli yumurta yapardı ablam bize. Biz sonunda patatesli yumurtanın da olmasının şevkiyle 2 saat içinde evin tüm işlerini bitirir, 7 kızkardeş, ablamın hazırladığı yer sofrasına otururduk. O zaman büyük bir törenle teybi açardı ablam, Sezen Aksu o minik teypten bize seslenirdi:

Haydi gel benimle ol
Oturup yıldızlardan bakalım dünyadaki neslimize
Ordaki sevgililer özenip birer birer
Gün olur erişirler ikimize

Uzanıp yüreğimin ateşiyle yeniden
Yıldızları tek tek yakacağım
Sarılıp güneşlere sevgimizle göklerden
Mavi mavi taçlar takacağım ne olursun

7 kızkardeş, Sezen’in sesiyle yıldızlara gider, mavi taçlar takardık. Şarkı bir aşkı anlatsa da biz 7 kız nedense, onunla yıldızlara uzanacağımızı düşünürdük, uzanırdık da o yıldızlara…

Sezen, faili meçhullerin ve yoksulluğun yoğun olduğu Şehitlik’teki o minik tuğla evimizde, tüm sevinçlerimizde, üzüntülerimizde bizimle olduğu gibi umutlarımızda, gelecek hayallerimizde de bizimleydi…

Sezen ne çocukluğumuzda, ne genç kızlığımızda, ne aşklarımızda, ne sevinçlerimizde, ne yasımızda, bizi hiç bırakmadı.

Ben 40 yıldır hala ona tutunuyorum…

Bilsin isterim, biz de onu bırakmıyoruz.