One Minute Erdoğan!
Dün sabah Amed halkı çoluk çocuk oy kullanmaya gitti. Benim oy kullandığım okulda, oy kullanma işlemine sık sık zılgıtlar eşlik ediyordu. Amed halkı sadece bir seçim için oy kullanmadığının, bu oyların Kobane’den Şengal’e şehit düşen çocuklarının, Ethem’in, Ali İsmail’in, Medeni’nin, İŞİD tarafından tecavüz edilen, köle pazarlarında satılan kadın ve çocukların, Somalı madencilerin hesabını sorma günü olduğunun bilincindeydi. Beni en çok etkileyen ise 2 gün önceki bombalama saldırısında yaralanan insanların bile sargılar içerisinde oy kullanmaya gelmiş olmasıydı. Kürtler barış ve kardeşlikte ısrarlıydı.
Tüm gün asıl endişe sandıkların nasıl korunacağıydı. Bazı mahallelerde kadınlar ve çocuklar oy kullanılan okulların önünde oturmuş, sandıkları beklerken, bazı yerlerde ağaçlara tırmanan gençler, ağaçlardan sandıkların olduğu odaları gözetliyordu. Diyarbakır adliyesi önünde de oy çuvallarını korumak için kalabalık bir grup bekliyordu. Bir halk top yekün oyları çalınmasın diye nöbete durmuştu. Biliyorlardı ki, hırsız ustaydı!
Akşam oy sayımı başladıkça, Amed’de 2 gündür bombalama saldırısını protesto için çalan kornalar, bu sefer zafer için, umut için çalmaya başladı. Konuştuğum doktor arkadaşlarım, bombalamada ağır yaralananların bile hastanede yüzlerinde bir gülümseme belirdiğini söylüyordu. Bir yandan zılgıtlar ve kornalar başlamışken, öte yandan herkes birbirini uyarıyordu: “Aman ha, bu gece sakın rehavete, kutlamaya kapılıp sandıkları boş bırakmayalım, oyumuza sahip çıkalım, kutlamayı yarına yaparız”…
Akşam geç vakitlerde tüm uyarılara rağmen halk sokaklara dökülmüştü. Tüm şehir inliyordu. Mutluluktan ağlayanlar vardı, halay çekenler vardı. Biz de halaylara eşlik ettik. Bebeler, çocuklar hepsi dışarıdaydı. Ampul sonunda patlamış, her türlü baskı, tehdit, tutuklama ve katliam girişimlerine rağmen baraj aşılmıştı. Her gün evlatlarımıza hakaret eden AKP, neredeyse Kürdistan’ın tamamından silinmişti. İnsanlar “o kadar oy çaldılar yine de barajı geçtik” diyorlardı.
Son günlerde sık sık “Katil Erdoğan” haykırışları ile inleyen Amed’de, Erdoğan ne dese tersini başarmış olmanın mutluluğu vardı:
Kobane’yi kurtardık, barajı aştık, O’nu başkan yaptırmadık! Erdoğan’a One Minute çektik!
İnsanlar haykırıyordu:
“Bombalatıp, başsağlığı ve geçmiş olsun bile dilemediğin insanlar olarak sana “One Minute” dedik Erdoğan!”
Kürtler, Türkler, Ermeniler, Ezidiler, LGBT’ler, Aleviler… hepimiz el ele bir diktatöre dur dedik!
Bu mutluluğun önemli bir nedeni de Amedlilerin yıllardır uzattıkları kardeşlik elinin artık tutulduğunu hissetmeleriydi. Kardeşlik artık sözde değildi, yanımızdaydı!
Halaylar ve kahkahaların bir nedeni de “barış”ın artık güçlü bir ihtimale dönmesiydi. Amedliler hızla bir savaşın geldiğinin farkındaydılar. Son aylar 90’ları aratmamaya başlamıştı. Şimdi AKP ile işbirliği içindeki bu derin yapılanmalara mecliste “dur” diyebilecek vekillerimiz olacaktı! Çocukları ölmeyecek, kimbilir belki yüzlerine hasret kaldıkları evlatlarını bir gün tekrar görebileceklerdi. Amedliler bu umuda, bu ihtimale de oy verdiler!
Halay çekenler “BİZ kazandık” diyordu.
BİZ kazandık, halklar kazandı, kardeşlik kazandı, barış kazandı!
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 08.06. 2015