Kategoriler
ahvalnews Yazılar

Kürtlerin hayatları da önemlidir (Kurdish lives also matter)

Dünden beri Sakarya’daki Kürt işçilere yapılan saldırıyı konuşuyor, tartışıyoruz. Gün geçmiyor ki bu ülkede Kürtlere yönelik bir ırkçı saldırı gerçekleşmesin. Hele Sakarya son yıllarda Kürtlere yönelik ırkçı saldırılarla yoğunlukla gündeme gelen iller arasında.

Geçen yıl bu vakitlerde mevsimlik tarım işçisi Şirin Tosun, Diyarbakır plakalı bir araçtakilere el sallayarak “Kürtçe” selam verdiği için kafasından vurarak silahla öldürülmüştü.  Yine Aralık 2018’de Kadir Şakçı Kürt olduğu için Sakarya’da ırkçı saldırıya uğrayarak öldürülmüştü.

Irkçı saldırı sonucu apar topar Mardin’e dönen Kürt işçilerle Mezopotamya Ajansı görüşmüş. Bu görüşmede işçiler hakarete maruz kaldıklarını, kendilerine fiziki saldırıda bulunulduğunu, defalarca jandarmayı çağırdıklarını ama jandarmanın gelmediğini anlatıyorlar.

Çekilen darp görüntülerinde daha sonradan isminin Kadir Cebecioğlu olduğunu öğrendiğimiz bir adamın tokatladığı genç kadın Şilan Demir gördüğü şiddetten sonra da eşyalarıyla birlikte evlerini yakmakla tehdit edildiklerini, bir kadının baltayla saldırdığını ve o esnada etrafta bir sürü kişi olduğunu fakat kimsenin onlara yardım etmediğini söylüyor. Şilan Demir verdiği röportajda şöyle devam ediyor:

“Kadir Cebecioğlu ‘Beklerseniz sizi gebertiriz. Burası Mardin değil. Burası bizimdir. Burası Mardin’e benzemez. Burayı memleketiniz mi sandınız, burası bizim, jandarma bizim yanımızda, asker bizim, kimse sizi burada tutmaz’ dedi”.

Zaten asıl mesele de bu son cümlede yatıyor. Kürtlere yönelik bu saldırılar son hız devam ediyor çünkü bu ırkçı saldırganlar bu ülkede emniyet ve hukuk sisteminin kendilerini koruyacağından eminler. Kürt kadın Şilan’a attığı o yumruk için “aferin koçum” diyerek sırtlarının sıvazlanacağından eminler.

Kucağında bebekle bir Kürt kadına atılan yumruğu insanlar hissetti mi bu ülkede diye, dün özellikle birçok sosyal medya hesabına dikkatle baktım. Elbette hayır. ABD’de George Floyd öldürüldükten sonra “siyahların hayatı değerlidir” (black lives matter) diye ilan veren futbol kulüpleri, bu konuda paylaşımlarda bulunan sanatçılar, yazarlar, ünlü isimler, iş insanları… ve daha yüzlerce, binlerce insan dün aynı şeyi Kürtler için yapmadılar.
Kadın hakları savunucuları ve birçok kadın örgütünün mesajları ve sosyal medya paylaşımlarına da dün özellikle baktım. Muhtemelen başka bir kadın bu yumruğu yese bu ülkeyi ayağa kaldıracak, kınamalar yayınlayacak birçok kadın ve kadın örgütü yumruğu yiyen Kürt kadın Şilan olunca sessizliklerini korudular.

Bilmem ki Şilan biz oraları memleket mi sanıyoruz gerçekten? Hata bizlerde mi? Kendi topraklarımızda kendi ekinimizi kaldırabileceğimiz, karnımızı kendi toprağımızda doyurabileceğimiz bir sistem, bir ekonomi, bir üretim modeli, aş, iş yaratamadık Kürtler olarak. Devlet ve 40 yıldır devam eden bu savaş, köylerimizi, doğal kaynaklarımızı, meralarımızı, insan kaynağımızı ezdi geçti, yok etti. Belki de doğru söylüyor o ırkçı: Biz oraları memleket mi sanıyoruz Şilan?

Bu daha ne kadar böyle gidecek bilmiyorum. Daha kaç yumruk yiyecek Kürtler?  Daha kaç Kürt ırkçı saldırılarda can verecek? Her bir saldırı ve linçten sonra üzüleceğiz, kınayacağız bir kısmımız, “Kürt işçiler yalnız değildir” diyeceğiz. Siyasi partiler, kurumlar “olayın takipçisi olacağız” diyecekler. Ama biliyorum yalnızsınız Şilan, aslında hepimiz çok yalnızız.

Bitirmeden yazıyı, bu ülkenin insanlarına bir çift sözüm var: Kürtlerin hayatları da önemlidir (Kurdish lives also matter).