Erbil’de de hüzün var…
En son 2013 Eylül’ün de gittiğim Erbil’i bu sefer durgun buluyorum.
Şehre girerken yarım kalmış yol çalışmaları Erbil’deki ekonomik sıkıntıların bir göstergesi. Uzun süredir firmalara ödeme yapılamadığını ve birçok inşaat çalışmasının yarım kaldığını söylüyor yanımdaki Erbilliler. Türkiye’den de birçok firmanın şuan alacaklarının beklemede olduğunu öğreniyorum. 1 yıl öncesi oldukça kalabalık olan Family Mall gibi ünlü alışveriş merkezleri bile boşalmış durumda.
Bu ekonomik durgunluğun 2 temel nedeni var:
Biri Maliki ile başlayan ve sonrasında da devam eden Irak hükümeti ile bütçeyle ilgili yaşanan sorunlar. Her ne kadar bütçe konusunda bir anlaşmaya varıldı gibi görünse de, yakın zamanda petrol fiyatlarının düşmesi Bağdat’ın, dolayısıyla da Erbil’in bütçesini olumsuz etkiliyor.
Durgunluğun ana nedeni ise IŞİD ile devam eden savaş. Şuan İŞİD ile 1050 km. gibi geniş bir alanda devam eden savaş Kürdistan Bölgesel Yönetiminin bütçesine ağır bir darbe vurmuş durumda. Erbil uzun yıllar sonra ilk defa dışarıdan borç almış. Maaşları ödemek için dışarıdan alınan 5 milyarlık dolarlık borç ile öncelikle Peşmerge Bakanlığına kaynak aktarılmış. Birçok kurumda 11. aydan beri maaşlar ödenemiyor.
Erbil hüzünlü de…
Şehre her gün gelen şehit peşmerge cenazeleri, Güneyli Kürtlerin korkunç Enfal anılarını uzun yıllar sonra tekrar canlandırmış. Kaldığım otelin mutfağında harıl harıl çalışma var. Aylardır otelden cephedeki gerilla ve peşmergelere yemek yapılıp yollanıyor. Otelin harika müdürü “hem beyaz hem kırmızı et yolluyoruz, peşmergeye 1 yolluyorsak gerillaya 2 yolluyoruz”diyerek cephedeki Kürtlere Erbil’in nasıl sahip çıktığını anlatıyor. Barzani ailesinin yakını olan otel sahibi de cephede savaşıyor.
Tüm televizyonlarda cephede savaşan peşmerge için şarkılar var. Her kanalda moral ve motivasyonu arttırmak için kahramanlık türküleri söyleniyor.
Erbil sokakları da savaşın yarattığı tahribattan payını almış. Sokakta çalışan, arabalara mendil satan çocuklar artık Erbil’in sokaklarını da mesken tutmuşlar. Bu çocukların daha çok Musul, Halep ve Rojava’dan olduğunu öğreniyorum. Alınan bir kararla Erbil’de işyerlerinde Ezidi ve Rojavalıların istihdamına öncelik veriliyor. Erbil elbirliği ile yaraları sarmaya çalışıyor.
Bu yarayı sarmada Kuzeyli Kürtler de katkıda bulunuyor. Erbil ziyaretimin son gününde DİSİAD (Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları) Derneği’nin Erbil’e düzenlediği iş gezisinin bir kısmına katılma şansı buluyorum. Yakın zamanda, Türkiye’de bir ilk yaparak, “Sanayici ve İşadamları” olan ismini “Sanayici ve İş İnsanları” olarak değiştiren DİSİAD’ın, Erbil ziyaretinin amacı her ne kadar resmi olarak Diyarbakır-Erbil arasında ticareti arttırmak olsa da, asıl amaç savaş ortamında moral ve motivasyonu arttırmak. DİSİAD Yönetim Kurulunun kadın üyelerinden biri olan ve Erbil’de uzun yıllardır yatırımları olan sanayici Nevin İl “Kürt sanayici ve iş insanları olarak sadece Erbil’in iyi zamanı değil, kötü zamanında da yanında olduğumuzu göstermek istiyoruz. Bu daha bir başlangıç. Bundan sonra Erbil’in kalkınmasına daha çok yatırım yapacağız” diye açıklıyor Erbil ziyareti nedenlerini.
Ziyaret ettiğimiz Erbil Valisi DİSİAD’a UNESCO Kültür mirası listesine alınan tarihi Erbil kalesinde bir yer tahsis ederek, bundan sonra Erbil-Diyarbakır ilişkilerinin daha yoğun olması için ilk adımı da atmış oluyor. Erbil Valisi, Erbil Ticaret Odası, Planlama Bakanı ve Türk Konsolosluğu ziyaretlerinden sonra akşam katıldığımız Türkiyeli Evrensel İşadamları Derneği’nin moral yemeği de Erbil’deki motivasyonu arttırma çabalarından bir tanesi. Nitekim gecenin açılış konuşmasını yapan, uzun yıllardır tanıdığım dostum Ferda Cemiloğlu konuşmasını şöyle tamamlıyor:
“Biz buradayız, her şeye rağmen buradayız. Burayı bırakmıyoruz, bırakmayacağız da. Sadece peşmerge cephede mücadele etmiyor. Bizim gibi insanlar da burada malı, yatırımı ile Kürdistan kalkınsın diye mücadele ediyoruz.”
Gerillalar ve peşmergeler cephede savaşırken, Erbil’de iş dünyasından kurumlarına geniş bir kesim de arkadan mücadeleye destek vermeye çalışıyor.
Kürdistan’ın dört bir parçasında olduğu gibi Erbil’de de hüzün var…
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 03.02.2015