Doğu’daki kırsal kalkınma çalışmalarına hâkim olan mantığı, Kavar’daki deneyiminden hareketle sorguluyor Nurcan Baysal: “Kim ‘kalkındıracak’? Niye biz ‘kalkındıranız’? Kim demiş masada yemek yemenin daha iyi olduğunu? Ya kalkınma adına yaşamın çeşitliliğini yok edersek? Kim tanımlamış yoksulluğu? Kim kime göre yoksul? Kalkınma adına mı döşeniyor bu otobanlar? Kalkınmayı nasıl insanileştirecektik? Adalet ve eşitlik olmadan kalkınma olur mu? Dili, kimliği ve kültürü görmeyen bir kalkınma olur mu? Onurlu yaşam hakkı kalkınmanın neresinde? Eşitsizlikleri göz ardı eden bir kalkınma neye yarar?”
Nurcan Baysal O Gün’de, Van Gölü kenarında Tatvan’a bağlı Kavar havzasından hikâyeler, hayatlar anlatıyor. Kavar’ın, yüz yıl öncesinden, Ermenilerin orada yaşadığı zamandan günümüze uzanan hikâyesi… 90’lı yılların gayri nizami harp ortamında Kavarlıların başlarına gelenlerin hikâyesi: Yakınları gözlerinin önünde öldürülenler, evleri-köyleri yakılanlar, korucu yapılanlar… Kavarlıların hikâyesi, bu yaralı bereli tarihten gelerek, 2013’te Diyarbakır’daki tarihî Newroz’un coşkusuna çıkıyor.
“Kürt sorunu” deyince on yıllardır dillerden düşmeyen bir sihirli formül olan “kalkınma”, kitabın temel meselesini oluşturuyor. Doğu’daki kırsal kalkınma çalışmalarına hâkim olan mantığı, Kavar’daki deneyiminden hareketle sorguluyor Nurcan Baysal: “Kim ‘kalkındıracak’? Niye biz ‘kalkındıranız’? Kim demiş masada yemek yemenin daha iyi olduğunu? Ya kalkınma adına yaşamın çeşitliliğini yok edersek? Kim tanımlamış yoksulluğu? Kim kime göre yoksul? Kalkınma adına mı döşeniyor bu otobanlar? Kalkınmayı nasıl insanileştirecektik? Adalet ve eşitlik olmadan kalkınma olur mu? Dili, kimliği ve kültürü görmeyen bir kalkınma olur mu? Onurlu yaşam hakkı kalkınmanın neresinde? Eşitsizlikleri göz ardı eden bir kalkınma neye yarar?”
Kürt meselesine, köye-köylüye, tahsilliye-tahsilsize, kalkınmaya-yoksulluğa, topyekûn hayata bakmak için bambaşka pencereler açan, sımsıcak bir kitap.