1995’in bir mayıs günüydü. Gözaltına alındıktan sonra kaybolan Hasan Ocak’ın işkence edilmiş cesedi bulunmuştu. O gün karar verdiler bir şeyler yapmaya. Sessiz olmalı, sürekli olmalı, bağımsız olmalıydı…
Bir avuç aktivist, insan hakları savunucusu, kayıp yakınları ve kayıp anneleri her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda oturmaya başladılar. Ellerinde kayıplarının resimleri sessizce oturuyor ve kayıplarının akıbetini soruyorlardı.
Kamuoyu onlara ‘Cumartesi Anneleri’ adını verdi. Devlet bu sessiz oturumlara katılanlara “terörist” demeye başladı. Sessizlikten korkup, gözaltı ve şiddetle Cumartesi Anneleri’ni dağıtmaya çalıştı. Ama her gün daha fazla insan onlarla oturmaya başladı.
Cumartesi Anneleri 600 haftadır evlatlarını sormaktalar.
600 koca hafta. 600 kez utanç! Bu ülkenin en büyük ayıbı!
Kimileri biricik evlatlarını, kimileri hiç görmedikleri babalarını, amcalarını aramaktalar. Sevdiklerinin akıbetlerini bilmek, hiç değilse bir avuç kemiğine ulaşmak, bir mezar taşı olmasını istiyorlar.
Kaybolan Biziz
Onlar bu ülkenin en önemli hafızalarından biri.
21 koca yıl geçti. Kışlar bahar, baharlar yaz, yazlar kış oldu… Bazı ana babalar evlatlarının kemiklerine kavuşamadan göçtü. Bazı çocuklar Galatasaray Meydanı’nda büyüdü. Artık torunlar dedelerinin akıbetini sormaya başladı. Onlarca hükümet değişti, 21. yüzyıla girildi. Ama Türkiye devleti değişmedi. Dönemin Başbakanı Erdoğan “Ben onların ne yaptığını bilmiyorum” diyebildi.
Biz onların ne yaptığını biliyoruz! Kaybedilen evlatlarının, eşlerinin, babalarının, sevdiklerinin kemiklerini aramaktalar. Bıkmadan, usanmadan, yaz kış demeden, büyük bir sabırla, isyanla, sessizlikle sevdiklerinin akıbetini sormaktalar.
Türkiye halkları da Cumartesi Anneleri’nin sesini yeterince duymadı. Kayıplar için hep birlikte oturabilsek, hep beraber hesap sorabilseydik, bugün Hurşit Külter kaybolmayacaktı, yeni kayıplar yaşanmayacaktı. Bazen düşünüyorum da kaybolan belki de bizleriz.
Onlar sadece kendi evlatları, kendi kayıpları için oturmuyorlar Galatasaray meydanında, herkes için, hepimiz için, bu kayıplar bir daha yaşanmasın diye de oturuyorlar.
Bizler de bu Cumartesi herkes için, hepimiz için Galatasaray Meydanı’nda onlarla beraber olalım.
Cumartesi hiç bu kadar anlamlı olmamıştı.
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 23.09.2016