Barzan Erbil’in (Hewler) kuzeyinde Kandil’e oldukça yakın bir bölgenin tümüne verilen isim. Güney Kürdistan’ın en kuzey ucunda yer alıyor. Bölgenin merkezi Mergesor kazası olup bölge Mergesor, Barzan ve Şirvan olmak üzere üç kazadan oluşuyor. Barzani ailesi bu bölgeden. Nitekim, insanların çoğunun soyadı Barzani. Mela Mustafa Barzani’nin mezarı da bu bölgedeki Barzan köyünde bulunuyor.
Erbil’den Barzan bölgesine yaklaştıkça coğrafya değişmeye başlıyor, ağaç ve yeşillik artıyor. Gürül gürül akan Büyük Zap’ın yanında derin vadiler, uçurumlar ve dağlar yükseliyor. Eski bir peşmerge olan şoförümüz Hewal sayesinde Barzan katliamı kurbanlarının mezarlarını bulmamız zor olmuyor. Barzan kaymakamı Hoşemi’nin yolladığı mihmandarımız Süleyman ile mezarlıkta buluşuyoruz.
Barzan katliamı 1983 yılında yaşanıyor, 8000 erkek aynı gün toplanarak öldürülüyor.
Saddam Hüseyin 1975-1980 yılları arasında Barzan bölgesinde bulunan 252 köyü tamamen boşalttırıyor. Bu köylüleri Erbil-Kerkük arasında yapılan büyük bir kampa yerleştiriyor. 1983 yılında bir gün Saddam’ın askerleri kampa geliyor ve 10 yaş üstü tüm erkekleri topluyorlar. Barzan bölgesinde bize eşlik eden Süleyman o günü şöyle anlatıyor:
“Kampa geldi askerler. Bir inşaat işi için erkekleri götüreceğiz dediler. 10 yaş üstü tüm erkekleri topladılar. Aslında ben 11 yaşındaydım ama çok zayıf ve sıska idim, benim küçük olduğumu düşündüler, beni almadılar. Babamı, abilerimi, dayımı, benimle aynı yaşta olan yeğenlerimi herkesi topladılar, onları götürdüler. Hasta, yaşlı, çocuk, deli demediler, tüm erkekleri götürdüler.”
Bilinmeze götürülen Barzan erkekleri Saddam askerleri tarafından Kuveyt sınırına getirilir ve çölde diri diri gömülerek öldürülürler. Barzan kadınları çocuklarla kalırlar ve bir daha oğullarından ve babalarından haber alamazlar. Barzan kadınlarına Erbil’de herkes öncelikli iş vermeye çalışır, temizlik ve tarla işlerinin yanı sıra inşaatlarda bile Barzan kadınları çalışır. O yıllarda Erbil’in birçok yerinde Barzan kadınlarını görmek mümkündür.
Şoförümüz Hewal “O kadınlar tüm erkeklerden daha yiğittiler, o çocukları büyütebildiler, inşaatlarda bile çalıştılar” diye özetliyor durumu. Bu arada boşaltılan Barzan köyleri yakılır. Tek tek yakılırsa insanlar başka köylere kaçarlar diye Barzan köyleri Saddam’ın askerleri tarafından topluca yakılırlar. Barzan’da hayat biter, ağaç, ev, hayvan, hiçbir şey kalmaz.
2005 yılında Kuveyt sınırında bulunan toplu mezarın Barzan erkeklerine ait olduğu anlaşılır. Çoğu elbisesi, cebinde kimliğiyle çöle diri diri gömülmüştür. 510 kişinin kemikleri Barzan’a getirilir. Kemiklerin kimin olduğu söylenmez, devlet sırrı olarak kalmasına karar verilir. Çünkü herkesin kemikleri getirilememiştir. O günden beri Barzanlılar kendi çocukları ve babaları yerine rastgele mezar seçip bir mezarda ağlarlar. Nitekim tüm mezar taşları isimsizdir.
1991-1992’ye kadar Barzan bölgesi tamamen boş kalır, yaşam yok olur. 1992’den sonra insanlar köylerine dönmeye başlarlar. Dünyadaki tek Şehitler Bakanlığı olan Kürdistan Şehitler Bakanlığı tüm bu ailelerin evini yapar, kadınlara ev, arazi verir ve maaş bağlar. Köylerde bile Bakanlığın yerel ofislerini görmek mümkün. Bakanlık geride kalanların sorunlarıyla birebir ilgilenir.
Katliamdan sonra Barzan kadınları sadece siyah giyerler. Barzan’da bir daha müzik çalmaz, düğün yapılmaz. Barzan dulları denilen bu kadınlar o günden beri yas tutarlar. Barzan’da çeşmeye giden, tarlada çalışan tüm kadınlar baştan aşağı siyah giyinmektedir. Yas yeni jenerasyonda da devam etmekte, genç-yaşlı fark etmez tüm kadınlar siyah, tüm kadınlar yastır Barzan’da. Barzan kocaman bir bölge, sınırımızın hemen öte yanı, sadece 1 saat ötede, yıllardır topyekun yastadır.
Kürtler Barzan’da 1983’ten beri dünyanın en uzun yasını tutmaktadır.
Nurcan Baysal
16 Eylül 2013, Diyarbakır