Varsın bizi balıklar yesin!

“Bu topraklarda bu şekilde öleceğimize varsın bizi balıklar yesin!”
Bu sözler Diyarbakır Ezidi kampında kalan bir kadına ait.  Ezidiler, Ege ve Akdeniz’deki tüm ölümlere rağmen halen Avrupa’ya gitmekte ısrarcılar.
Tam da Türkiye Avrupa Birliği (AB) arasında göçmen pazarlığının tartışıldığı bugünlerde, İŞİD saldırıları sonucu Türkiye’ye gelen Ezidilerin durumuna bakalım.

Bilindiği gibi Türkiye’ye can haliyle kaçan Ezidiler için Türkiye devleti uzunca bir süre kamp kurmaktan kaçındı. Bir ara sayıları 35 bine kadar çıkan Ezidilere bölge belediyeleri kamplar kurdular. Türkiye devleti Ezidilere neden ayrımcılık uyguluyor, neden onlara bakmıyor söylemleri artınca, devlet Ezidiler geldikten aylar sonra Nusaybin’de kamp kurdu.
O günden bugüne çok şey değişti. Ezidilerin ciddi bir kısmı Güney Kürdistan’a, Zaho, Duhok gibi şehirlere geri döndüler, az bir kısmı da Ege sularını aşarak Avrupa’ya ulaştılar.
Bugün Türkiye’deki Ezidilerin sayısı 3 bin civarında. Birçok kamp kapandı. Şuan Diyarbakır kampında bin, Batman’da 200, Siirt’te 200 Ezidi kaldı. AFAD’ın Nusaybin kampındaki Ezidiler de daha önce Suriyeliler için kurulan Midyat kampına gönderildiler. Bin kadar Ezidi de Midyat kampında bulunuyor.
Ancak resmi rakamlarda Türkiye’de bulunan Ezidi göçmenlerin sayısı çok daha yüksek görünüyor. Bunun temel nedeni bu insanlar Türkiye’ye girerken devletin kayıt tutması ancak Türkiye’den çıkışlarında bir kayıt tutulmaması. Bu nedenle göçmenlerle ilgili resmi rakamlar gerçek rakamlardan uzak olabiliyor.
 

Ezidi göçmenlere yapılan ayrımcılık
 

Türkiye devleti gelen Ezidi göçmenlere baştan beri ayrımcılık yaptı. Bunun nedenlerini araştırmaya gerek yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  yıllar önce Elazığ havaalanının açılışında yaptığı konuşma ve yine geçen Mayıs’ta Batman’da elindeki Kuranı sallayarak yaptığı konuşmaya bakmak yeterli.[1]
Devletin en tepesi Ezidilere karşı nefret suçu işlemekten bugüne kadar geri durmadı.
Bu Ezidi düşmanlığı Türkiye’de Ezidi göçmenlere verilen hizmetlere de yansıdı. Ezidilerin en yoğun olduğu, rakamların 35 binlere kadar çıktığı dönemlerde bile Türkiye devleti belediyeler tarafından kurulan Ezidi kamplarına destek vermedi. On binlerce Ezidi başta Bölge belediyeleri olmak üzere, Bölge halkı ve sivil toplum örgütlerinin desteği ile ayakta kaldılar.
Ezidiler bugün Türkiye’ye gelişlerinin üzerinden geçen 1,5 yıla rağmen halen sağlık hizmetlerinden faydalanamıyorlar. Türkiye’de Ezidiler halen statüsüzler. 
Bu statüsüzlüğün yanı sıra büyük bir korku ile de yaşıyorlar. İŞİD tehdidi ve şuan ki yaşam koşulları nedeniyle Güney Kürdistan’a dönmeyi düşünmüyorlar. İŞİD’in destekçisi olarak gördükleri Türkiye’de yaşamaktan da korkuyorlar.
Avrupa Birliği Türkiye ile göçmenler üzerine hangi anlaşmayı yaparsa yapsın, Türkiye’nin kendi içinde göçmenlerin durumu düzelmedikçe bu insanlar balıklara yem olmayı göze alarak Avrupa’ya gitmeye devam edecekler.
Başta Suriyeli göçmenler olmak üzere, göçmenler,  Türkiye’de en ağır koşullarda fabrikalarda çalıştırılır, birçok göçmen kadın fuhuşa zorlanır, çocukları satılırken, Türkiye’de bu şekilde yaşamaktansa balıklara yem olmayı tercih edecekler.
Siz olsanız, etmez miydiniz?
Nurcan Baysal
*As publisehd in T24 on 11.03.2016