Geçen gün Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nden ihraç edilen bir arkadaşımla karşılaştım. İhraç edildikten sonraki süreci konuştuk. Doğrusu morali ve keyfi yerindeydi. Şuan sanatla ilgili ufak bir girişim kurmaya çalışıyor. Gülerek “kayyım aslında bizi işten atmakla bize yardım etti, baksana hepimiz girişimci olmaya başladık” dedi.
Arkadaşım tek değil elbet. Diyarbakır’da ve bölgede binlerce öğretmen, sağlık emekçisi, belediye çalışanları, belediyeye bağlı merkezlerde çalışan tiyatrocular, sanatçılar KHK’lar ile işten atıldılar. Gazeteler, TV’ler kapandı. Birçok gazeteci ve televizyoncu işsiz kaldı. Bu atılmalar, Bölgedeki çoğu sivil toplum örgütünün de kapatılması ile birleşince şehirdeki ve bölgedeki işsizlerin sayısı epey yükseldi. Bunların çoğu nitelikli, eğitimli, donanımlı işsizler. İçinde şehrin en becerikli mimarları, şehir plancıları, sanatçıları, en deneyimli öğretmenleri, Hemşireleri, habercileri, fotoğrafçıları, müzisyenleri, oyuncuları, doktorları var.
Amed Şehir Tiyatrosu
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atamasının ardından, belediye tiyatrosundan atılan oyuncular Amed Şehir Tiyatrosu’nu kurdular. Şubat ayında açılan tiyatro, her ne kadar mütevazi bir salonda oyunlarını sahneye koysa da, tiyatroyu yakından takip eden biri olarak çoğu oyunun tıklım tıklım seyirciyle oynandığını söyleyebilirim. Tiyatronun tekrar açılması sadece atılan tiyatrocuları birleştirmedi, aynı zamanda bir mutsuzluk sarmalında birleşen kentin sakinlerine yeni bir nefes, bir soluk da oldu. Qırıx oyununu seyrederken belki de son bir iki yıldır ilk kez doya doya güldük.
KaHKaha 686 ve Mezze
İhraç edilen öğretmenlerle devam edelim.
Adıyamanlı Mehtap öğretmen ihraç edildikten sonra bir müddet ne yapabileceğini düşünmüş. Daha sonra iyi pilav pişirdiği için nohutlu pilav yapıp satmaya karar vermiş. Seyyar bir pilav arabası alarak işe başlamış. Ben yedim. Uğramalısınız. Hem Mehtap öğretmen güler yüzü ile size iyi geliyor, hem çok güzel yapıyor pilavı, yanında tavuk da var. Pilav arabasının ismi ise cesaretle mizahın harika bileşiminin güzel bir örneği: KaHKaha 686.
Sık uğradığım başka bir mekân ise yine KHK mağdurları tarafından açılan Mezze. İhraç edilen biri Türk diğeri Kürt iki kadın tarafından açılan bu meze dükkânı, Ofis Gevran caddesinde şirin görünüşüyle dikkati çekiyor zaten. Çeşit çeşit mezeler ve ev yapımı yemekler çıkıyor. Ispanak, börek ve zeytinyağlıları benim favorim. Uğrayın derim.
Bunlarla sınırlı değil ihraç edilenlerin açtığı yerler. 2. el ürün satan mağazalar, tütüncüler, kafeler, fırın ve pastaneler… bunlardan sadece bazıları. Duvar’dan sevgili Vecdi Erbay bu yaratıcı ve cesur insanların açtığı işletmelere ilişkin harika haberler yaptı, detaylarını Vecdi’nin haberlerinden de takip edebilirsiniz.
Sivil toplum açısından da aynı cesaret ve direniş mevcut. Kapatılan sivil toplum örgütlerinin çalışanları, bir şekilde, bir kurumsal yapı olmadan işleri devam ettirmeye çalışıyorlar. Platformlar kuruluyor, kapananın yerine başka bir isimde yenisi açılıyor, işler farklı mekânlarda hatta bazen kafelerde devam ettiriliyor. Ve tüm bu süreç şehirdeki dayanışmayı daha da büyütüyor, büyütecek.
Bu işyerleri, girişimler, platformlar… Sadece bu insanlara birer geçim kapısı olmuyor. Aynı zamanda haklı olmanın verdiği enerji ile kendilerini yok etmeye kararlı bir iktidara karşı hayatta ve ayakta kalmanın onurlu ve yaratıcı yollarını gösteriyorlar.
Ne diyelim, onların KHK’sı varsa, bizim de direnişimiz, cesaretimiz, azmimiz ve dayanışmamız var!
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 29.04.2017