“Ew Dibêjin ‘Hûn Tunene’; Em Dibêjin ‘Em Hene’!”[1]
Bundan 4-5 yıl önce Diyarbakır’ın birçok yerinde bu pankartı görmek mümkündü. Özellikle Kürtçeye ilişkin yapılan çalışmalarda kullanılıyordu. Nitekim 29 Ekim 2013 tarihinde bu pankartla ilgili bir yazı yazmıştım.[2] O gün eline Türk bayrağı verilen Kürt çocuklarla şehrin göbeğinde tankların geçtiği büyük bir cumhuriyet töreni yapılıyordu.
Üzerinden neredeyse 4 yıl geçmiş. Bu pankartı ilk gördüğüm belediye kültür merkezi artık yok. Daha doğrusu tüm kültür merkezleri kayyımlarca kapatıldı. Kürt dilinin gelişimi için çalışan hiçbir kurum yok. Hepsi KHK’lar ile kapatıldı. Türk bayrakları sadece 29 Ekimlerde çıkmıyor ortaya. Tüm Surlarımız, yollarımız, parklarımız, şehrin her köşesi bayraklarla kaplandı. Tanklar mı? Onlar artık günlük yaşamımızın bir parçası, benzerleri olan TOMA, kirpi, akreplerle birlikte…
Kürtçe pankart asmak ise bugün mümkün değil. Ancak iktidar canı istediğinde kullanmak için, “Sur için Bismillah” gibi pankartların Kürtçesini asıyor, ya da sık sık şehre gelen devlet erkanına “hoş geldin” pankartlarının Kürtçesini asıyor AKP teşkilatı.
Dün sosyal medyada dönen birkaç görüntü beni yıllar öncesine götürerek bu pankartı tekrar hatırlattı.
FOX TV’de yayınlanan “Kaybolan Çiçekler” isimli programda canlı yayına bağlanan adamın Kürtçe konuşması üzerine programın sesi kısılıyor. Tekrar tekrar izledim o anı. Önce ses kısılıyor, sonra sunucu büyük bir pişkinlikle “Kürtçenize, kültürünüze saygı duyuyorum, ama siz Kürtçe konuştuğunuzda ben anlayamayacağım, seyirci de anlayamayacak” diyerek, sert bir şekilde bağlanan kişiyi azarlıyor. Stüdyodaki seyirci ise sunucunun tavrını alkışlıyor. Hatta ellerinde o an bayrak olsa muhtemelen telefona doğru sallayacaklar. Alkışla kardeşim alkışla, ne de olsa bu ülkede ırkçılık suç değil.
1HaberVar sitesinde dün yayınlanan bir haberde ise Hakkâri’de il teşkilatı kuran MHP’nin açılışından kareleri görüyoruz. MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ve diğer partililer, sokaklarda tartıcılık yapan Kürt çocukları yanlarına çağırıyorlar, sonra bu çocuklara bozkurt işareti yaptırıyorlar. Bir de gururla resim çektiriyorlar. Bravo bravo! Aklıma takılan birkaç soru var elbet. MHP Hakkâri’de il teşkilatı neden kuruyor, nasıl bir oy almayı planlıyor bu kadim Kürt şehrinden? Ya da bu bozkurt işaretini yaptırarak Kürt çocukları ülkücü yapabileceğini mi düşünüyor bu zat? Bu çocuklarla bu resmi çektirmek nasıl bir kişisel tatmin halidir acep? Bu zat, bu resmi göstererek, ülkücülüğün tohumlarını Hakkâri’de ben attım diye etrafına caka satıyordur muhtemelen. Hakkârililer adına aslında ona cevap vermek isterdim ama ben yine de yazmayayım, o anlamıştır zaten.
2 hafta önce haberlerde geçen ve canımı çok yakan bir başka görüntü de, Şırnaklı çocukların bayrak baskılı tişörtleri ile çekilen resimleriydi. “Gönül Köprüsü” isimli bir proje kapsamında Ordu’ya götürülen Şırnaklı çocuklara giydirilmiş bu bayrak baskılı tişörtler. Ve üzerlerinde bu tişörtlerle Şırnaklı çocuklar Ordu Valisi’nin elini öpüyorlar. Bu ne gönül, bu ne köprü!
Şimdi devletimiz bu şekilde bu çocuklara bu bayrağı sevdirdiğini mi düşünüyor? Bu çocuklarla bir gönül köprüsü mü kurmuş oluyor? Evleri, mahalleri hatta tüm şehirleri mehter marşıyla yıkılan ve yıkıntıların üzerine Türk bayrağı asılan Şırnaklı çocuklara bunu yaptırmak, nasıl bir aklın ürünüdür acaba? Bu çocukların halini düşünemiyorum bile… Muhtemelen “çocukluğumuzda bize zorla bunları yaptırdılar” diye anlatacaklardır ileriki yaşlarında.
Ne diyeyim kardeşim. Bugün hissettiklerimizi pankartlara yazıp şehrimize asamıyor olabiliriz. Hiç değilse bu yazıya asayım. Olur ya belki okuyan olur.
“Ew Dibêjin ‘Hûn Tunene’; Em Dibêjin ‘Em Hene’!”
[1] Onlar diyor “siz yoksunuz”, Biz diyoruz “biz varız”.
[2] http://m.bianet.org/biamag/insan-haklari/150948-biz-variz
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 19.08.2017