Kürt Çocukların Öfkesi

Son birkaç haftadır Kürt illerindeki okullardan geçen resimlerin içimde bıraktığı sızının tarifi gerçekten imkânsız. Belki de nedeni, bu görüntülerin beni anmayı sevmediğim, güzel anılarla hatırlamadığım çocukluğum ve okul dönemlerime götürmüş olması.   Bir görüntüde alnına ay yıldız çizilmiş, eline bayrak tutuşturulmuş küçük Kürt çocuklar var. Siirt Kurtalan’ın Kayabağlar köyü ilkokulunda, öğretmenler çocukların alınlarına ay yıldız çizerek, […]

Onlar diyor siz yoksunuz, biz diyoruz biz varız!

“Ew Dibêjin ‘Hûn Tunene’; Em Dibêjin ‘Em Hene’!”[1]  Bundan 4-5 yıl önce Diyarbakır’ın birçok yerinde bu pankartı görmek mümkündü. Özellikle Kürtçeye ilişkin yapılan çalışmalarda kullanılıyordu. Nitekim 29 Ekim 2013 tarihinde bu pankartla ilgili bir yazı yazmıştım.[2] O gün eline Türk bayrağı verilen Kürt çocuklarla şehrin göbeğinde tankların geçtiği büyük bir cumhuriyet töreni yapılıyordu. Üzerinden neredeyse […]

“Ölümü çocuğumun eline bir oyuncak gibi verdiler”

Başlıktaki bu sözler 2011 yılında Van’da bulduğu patlayıcı bir cismin elinde patlaması sonucu ölen Murat Polat’ın annesine ait. Murat, Van’ın Erciş ilçesine bağlı Yukarı Akçagedik Köyü’nde hayvanlarını otlatmak için gittiği merada bulduğu patlayıcı cismin elinde patlaması sonucu yaşamını yitirmişti. Annesi Haticecenazesinde “Ben bu acıyı hak etmedim. Muratım da ölümü hak etmedi. Ölümü oyuncak gibi Muratımın eline verdiler” diyerek Kürtçe […]

Çocuğun yararının korunması barışa ertelenemez!

“Silahlı Çatışmanın Sürdüğü İllerde Çocukların Durumu” isimli bir  rapor okuyorum. Rapor Hümanist Büro tarafından “Savaş İstemiyoruz, Çocukları Öldürmenizi İstemiyoruz” Girişimi için hazırlanmış. Temmuz 2015 ve sonrasına odaklanan raporun amacı bu süreçte Kürt illerinde hayatını kaybeden, yaralanan çocukların ve onların başına bu sonuçların gelmesine neden olan olayların görülmesini sağlamak. Rapora göre 26 Temmuz 2015 – 31 […]

Cizreli Gençlerin “Adını Bile Koyamadıkları” Devletle İmtihanı!

Cizreli Gençlerin “Adını Bile Koyamadıkları” Devletle İmtihanı! Cizre’ye en son geçen Nisan’da gittim. Cizre girişinde Dicle gürül gürül akıyordu.  Dicle ve kenarındaki Mir Bedirxan’ın Kasrı Birca Belek ile Cizre muhteşem görünüyordu. Mehmed Uzun’un Birca Belek’ten Dicle’yi gördükten sonra, “artık Dicle’nin romanını yazabilirim” dediği söylenir. O gün Cizre’de görüştüğüm sivil toplum kuruluşlarından biri de Mem u […]